23 Şubat 2008 Cumartesi

"Kolay Gelsin" tanıtım videosu





Kanal 1 Ekranlarında "Kolay Gelsin"


Bir ev sahibi... Usta komedyenler... Tek Yönetmen...
Her şey doğaçlama... Senaryosuz anında komedi....
Almanya’da 4 senedir büyük bir başarı ile devam eden ve Avrupa’da birçok ülkede aynı başarı ile format olarak uygulanan “Schiller Strasse” sonunda Türkiye’de.... Tamamı doğaçlama olarak gerçekleştirilen “KOLAY GELSİN” Kanal 1’de başladı… Yapımcılığını TMC’nin gerçekleştirdiği “Kolay Gelsin”e Şahan Gökbakar, Özge Özberk, Ezgi Mola, Murat Akkoyunlu, Hakan Bilgin,Yosi Mizrahi ve Settar Tanrıöğen hayat veriyor… Seyirci önünde canlı olarak yapılan çekimlerde Oyun Yönetmeni Uğur Yücel oyunculara çekimden 15 dakika önce o bölümün konusunu açıklayarak tüm oyunu Uğur Yücel yönlendirecek.

Her Pazar 21.30 'da Kanal 1 de!


20 Şubat 2008 Çarşamba

"120" devleri dize getirdi

"120" devleri dize getirdiBirinci Dünya Savaşı sırasında cephane taşırken donarak ölen 120 çocuğun öyküsünü anlatan 120 adlı film, gösterime girdiği ilk hafta Sweeney Todd: Fleet Sokağı'nın Şeytan Berberi ve Canavar gibi iki dev yapımı geride bıraktı. Geçen hafta bu iddialı yapımlarla aynı gün gösterime girem 120'yi ilk 3 günde 59.091 kişi izledi. İşte 120 ile iki iddialı Hollywood yapımı Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi ve Canavar'ın gişe savaşının sonucu.

Tim Burton'un, oyuncu kadrosunda Johnny Depp ve Helena Bonham Carter gibi yıldızları bulunduran filmi Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi aynı süre içinde 24 bin 702 kişiyi, bugüne kadar görülmemiş bir tanıtım stratejisiyle gösterimine başlanan ve tüm dünyada gişe rekorları kıran Canavar ise 34 bin 269 kişiyi sinema salonlarına çekti. Milyon dolarlık bütçelere sahip olan her iki film de 120'nin gerisinde kaldı.

Yönetmenliğini Özhan Eren ve Murat Saraçoğlu'nun üstlendiği 120, esin kaynağını Hikmet Ilgaz'ın 1953'te yayınlanan Şark Yıldızı adlı romanından alıyor.

Film, Türkiye tarihinden pek fazla bilinmeyen dramatik bir öyküyü beyazperdeye taşıyor. Oyuncu kadrosunda Özge ÖZberk ve Cansel Elçin gibi ünlü oyuncuların yer aldığı film, 93 Harbi sırasında orduya cephane taşıyan dönüş yolunda tipiye ve eksi 13 derece soğuğa dayanamayarak ölen 120 çocuğun hikayesi.

16 Şubat 2008 Cumartesi

120 Sinemalarda



Film Fragman'ı: 120 Film'i Fragman için Tıklayınız.

Film Künyesi: 120 Film'i Künyesi için Tıklayınız.


Van.. 1915 Ocak.. Kış…
1’nci Dünya Harbi’nin ilk ayları…
Eli tüfek tutan herkes Ruslarla ölüm – kalım harbindeyken sınır birliklerinde cephane tükenir…Vanlı çocuklar gönüllü olurlar; Yaşları 12 – 17 arasında değişen 120 isimsiz kahraman çocuk… Cephaneyi sırtlanırlar, karlı dağlarda günlerce gecelerce yürürler…

İşte, isimleri unutulmuş olsa da bu büyük yolculuğu gerçek bir kahramanlığa dönüştüren gençlerimizin şanlı öyküsü bugünlerde beyaz perdeye aktarılıyor. Hazırlıkları 3 yıldır sürmekte olan “120”, özellikle günümüz gençleri için “uzun bir memleket türküsü” hedefiyle tasarlandı; 1914 yılı dekorları ve kostümleri yeniden üretildi.

120 Hakkında Haber...


Birinci Dünya Savaşı sırasında Van'da, cepheye malzeme taşıyan, yaşları 12-17 arasındaki 120 çocuğun hikayesi beyaz perdeye aktarılıyor.

Ermeni Çeteleri Katliamına Uğramış Mağdurlar (EÇKUM) Derneği Başkanı İkram Kali, yaptığı yazılı açıklamada, Birinci Dünya Harbi sırasında Van cephesine gönüllü olarak malzeme taşıyan, yaşları 12-17 arasında olan 120 Vanlı çocuktan yaklaşık 80'nin, Van'a dönerken yolda donarak şehit olduğunu söyledi.

Vanlı kahraman çocukların yaptığı büyük fedakarlık ve yiğitliğin, 100 yıl sonra "120" adıyla beyaz perdeye aktarıldığını ifade eden Kali, şunları kaydetti:"Vanlı 120 kahraman çocuğun yiğitliğini anlatan, Özge Özberk, Cansel Elçin, Emin Olcay ve Burak Sergen gibi ünlü kişilerin rol aldığı (120) filminin yönetmeni Murat Saraçoğlu ile senaryo yazarı ve müzik yapımcısı Özhan Eren'e, EÇKUM Derneği olarak teşekkür ediyoruz."

"FİLMİN VAN'DA ÇEKİLMEMESİ ÜZÜNTÜ VERİCİDİR"

"Van'da yaşanmış tarihsel bir hikayeden yola çıkılarak çekimlerine başlanan 120 adlı kahramanlık filminin, Van tarihi açısından büyük önemi ve değeri vardır" diyen Kali, Van'da olayın geçtiği yıllara uygun tarihi mekan kalmadığı için filmin, kültürel ve mimari özelliğini koruyan Karabük'ün Safranbolu ilçesinde çekiliyor olmasının, Vanlılar için üzüntü verici olduğunu bildirdi.

Filmde Van kültürü, Van kenti ve yaşantısının gerçeğe yakın yansıtılacağına inandıklarını ifade eden Kali, şöyle devam etti: "Tarihi Van evlerinin korunmaması bizim hatamızdır. Vanlı 120 yürekli çocuğun, körpe bedenleriyle yazdığı eşsiz dramatik kahramanlık destanı, 120 filmi ile hak ettiği değeri bulacak, çocuklarımızın ruhları şad olacaktır. Bu film, tarihe ışık tutmak, hafızaları tazelemek adına önemli ve değerli bir projedir."

Filme konu olan, 120 Vanlı çocuğun hüzünlü ama gururlu kahramanlık hikayesinin, Hikmet Ilgaz tarafından kaleme alınan "Şark Yıldızı- Esir Cami Müslümanları" belgesel romanında yer aldığını kaydeden Kali, 11 Eylül 2007 günü Van'ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de bu belgesel romanın armağan edildiğini söyledi.

İkram Kali, filmde bazı rollerde Vanlı çocuklara yer verilmesini umut ettiklerini anlatarak, "filmde yer alan kış sahneleri, çocukların donma sahneleri Van'da çekilebilir. Ayrıca Van halkını, meslek odalarını ve sivil toplum kuruluşlarını, (120) filminin senarist ve yönetmenlerine destek mesajı göndermeye davet ediyoruz" dedi.

7 Şubat 2008 Perşembe

Özge Özberk: Digiturk Röportajı

Son dönemde yıldızı parlayan ve başarılı projelerde yer alan Özge Özberk,yoğun temposundan vakit ayırarak sorularımızı yanıtladı.

Belgesel ve haber kanalları dışında neler seyrediyorsunuz?
Son üç senedir pek bir şey seyretmiyorum.Özellikle takip ettiğim bir şey yok.Ama yabancı dizilerden denk geldiğim olursa onlara bakıyorum.

Hangi diziler peki?
Lost'u kaçırmadan seyrediyorum.Arada bir Nip/Tuck'a bakıyorum.Bir de denk gelirsem İnside The Actors Studio'yu kaçırmamaya çalışıyorum.İnanılmaz bir değer...

Digiturk uzaktan kumandanızın en çok hangi tuşunu kullanıyorsunuz?
İnfo tuşu

Unutamadığınız sitcomlar var mı?
Everybody Loves Raymond ve Will&Grace'e denk gelirsem seyrediyorum.

Çocukken sevdiğiniz çizgi diziler?
İki sene öncesine kadar, South Park'ı izlemeden mümkün değil hafta sonu geçmezdi(gülüyor).

Keşke ben de oynasaydım dediğiniz bir dizi var mı?
Kesinlikle "LOST"...

Hayatınız bir TV dizisi olsaydı adı ne olurdu?
Kelebek olurdu herhalde.O kadar güzel geçiyor ki her şey,bir anda bitecek diye bekliyorum.Kelebeğin de ömrü kısacıktır ve olgunluk dönemini inanılmaz bir güzellikle yaşar ya...Ben uzun yaşamaya niyetliyim ama Kelebek olabilirdi.

Kendinizi televizyonda ilk olarak ne zaman gördünüz?
1992'de Defne Samyeli'nin bir programı vardı.

Uyumak için ne seyredersiniz?
Tercih etmiyorum...

Şahit olduğunuz ve unutamadığınız bir televizyon gafı var mı?
Yok sanırım.Gaf yakalayacak kadar televizyon karşısında kalmıyorum(gülüyor)

"Mavi Gözlü Dev"'e geçersek size bu projede ben de olmalıyım dedirten neydi?
Nazım Hikmet tabi ki.Ve inanılmaz bir oyuncu kadrosu olması.

Gerçek hayatta yaşamış bir karakteri canlandırmak neler hissettirdi?
Kendinize ait yorumlayamadığınız bir şey.Nazım Hikmet'in isminin yer aldığı bir şey.Ve herkesçe bilinen birinin oynanıyor olması, ete kemiğe bürünüyor olması,insanların fikirlerinin olması,tabi ki bir handikap.Ama Münevver'in benim için özel anlamı ve yeri var; çok fazla bilinmiyor,sadece isim olarak ve Nazım'ın eşlerinden biri olarak biliniyor.Ama o dönem için evli olmasına rağmen hapishaneye gidip aşkını itiraf etmesi, çocuğuna rağmen aşkının peşinden koşması, ülke değiştirmesi, her şeyini geride bırakması, o dönemin radikal davranışlarından birini sergilemesi benim kabul etmemde ve Münevver'i tanımamda çok büyük artı oldu.O yüzden Münevver, benim için o özel bir yere geçti.

Rolünüze hazırlanırken özellikle dikkat ettiğiniz bir detay var mıydı?
Özellikle bir detay yoktu.Çünkü zaten Biket hanım,yönetmenimiz,her şeyi en ince detayına kadar net bir şekilde açıklamıştı.Ve zaten dediğiniz gibi yaşamış birini canlandırmanın en önemli tarafı,makyajdan geçiyor olması.Çünkü tanımıyorsunuz,geçmiş yıllarda yaşamış,herhangi bir tanıdığıyla görüşemiyorsunuz.Sadece fotoğraflardan o duyguyu aktarabiliyorsunuz.Duruşuyla,bakışıyla olabilir.Yani sadece onun nasıl bir kadın olabileceğini hayal edebiliyorsunuz.

Genelde dönem dizilerinde rol alıyorsunuz,bilinçli bir tercih mi?
Bilinçli bir tercih değil,tesadüf hiç değil.Gelen projeler arasında en iyileri genelde hep dönem işleri oluyor.Kalite ve özellikle hikaye anlamında dönem dizilerinin bir şeyler anlattığına inanıyorum.Hem ben öğreniyorum hem de seyredenler insanlar mutlaka bir şeyler öğreniyorlar.Bunlar benim seçmemde artı oluşturuyor ama kesinlikle tesadüf olarak saymıyorum.Tamamen seçilmiş işlerdir hepsi...

Tiyatroya devam ediyor musunuz?
Bana Bir Şeyhler Oluyor bittikten sonra iki senedir tiyatro adına hiçbir şey yapmadım.Ama inşallah önümüzdeki sezon tiyatro ile bir arada olmak istiyorum...

Dizi setleri mi,sinema perdesini mi yoksa tiyatro sahnesi mi sizi daha çekiyor?
O kadar farklı ki tatları.Sinemada hep olmak istiyorum, sahnede hep olmak istiyorum,sahnede hep olmak istiyorum.Dizi para kazanmak anlamında ve sizi hızlı geliştirdiği için çok önemli.Ama illa ki bir tercih yaparsam,tiyatroyu çok özlediğim için tiyatro diyeceğim.

Son dönem projelerinizden bahseder misiniz?
Şu anda Van'dayız ve 120'nin çekimleri bitiyor.Onun dışında Sinekli Bakkal'ın çekimleri devam ediyor.Ayrıca G.O.R.A'nın devam filmi A.R.O.G çekimleri başlıyor...

Biz iki kardeş büyüyene kadar hiç ayrılmadık



Özge ve Özgür Özberk kardeş olmanın avantajını yaşayan şanslılardan. Üniversiteye gidene dek aynı odada kalan, zevkleri her konuda uyuşan iki kardeş, Hülya dergisine çocukluklarını ve oyunculuğa nasıl başladıklarını anlattı. Çok renkli pozlar eşliğinde....

Biz hep arkadaştık
Özgür Özberk:
Ben Özge'den iki yaş büyüğüm. Onun ağabeyi olduğumu ilk kez şöyle idrak etmiştim. İlkokuldaydım, Özge de birinci sınıfa başlayacaktı. Babam bana 20 lira vermişti ve "Al bu parayı kardeşine ver" demişti. Aslında öyle bir şey yapmasına gerek yoktu. Biz onunla her zaman arkadaştık çünkü.
Özge Özberk: Özgür'den küçük olmama rağmen bana abla muamelesi yapılıyor. Ondan büyük gösterdiğimi söylerler hep. Bende yılların yorgunluğu var. (Gülüyor)

Hep Özgür'e takılırdım
Özge: Üniversiteye kadar Özgür'le aynı odayı paylaştık. Bu bize paylaşım avantajı getirdi. Zevklerimiz aynıydı, müzik dinleyerek ders yapardık. Onlar futbol oynamaya giderdi, peşlerine takılırdım. Hiç, 'gelme, biz erkek erkeğe gidiyoruz' demezdi.
Özgür: Özge çok çekingendi. Ben çocuklar top oynuyorsa aralarına girip "Ben de oynayabilir miyim" derdim.
Özge: Ben ise hep kenarda çağırılmayı beklerdim, her zaman çağrıldım da. İş hayatımda da öyle oldu. Özgür her şeyi isteyerek elde etti. Bana "İstemezsen vermezler" derdi. Bense istediklerime kimsenin kapısını çalmadan ulaştım.

Özge'ye bakıp iç çektim
Özge: Özgür İstanbul Üniversitesi Elektronik Mühendisliği okudu. Ben de İstanbul Ünivesitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'ne girdim ama aynı dönem tiyatroya da başlamıştım. Eğitim almak için Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne geçtim. Ama orada sorunlar olunca atıldım.
Özgür: O dönem bir tanıdığımızın arkadaşının ajansı vardı, bizi tanıştırdı.
Özge: TV dizilerine yüz arayan bir cast ajansıydı. İlk bana teklif gelmişti. Üniversiteye giderken, BKM diye bir tiyatro kurulduğunu söylediler. Seçildim ve 10 yıldır aynı ekipteyim.
Özgür: Ben de kıskançlık değil ama 'ne güzel ya' diye iç çekiyordum. Bana ilk dizi teklifi geldiğinde "Okulum var" demiştim ama aklımın bir köşesinde Özge'nin bulunduğu ortam vardı. Diziye girince beğenilmek hoşuma gitti, devam ettim.

Film yapacağım
Özgür: 'Çemberimde Gül Oya' için ilk adımı ben atmıştım. 'ABD'den geldim bir şeyler yapmak istiyorum' demeye gidecektim.
Özge: O gün Özgür'le yapım şirketine gittik ve onlar görüştükten sonra yapımcı Tomris Giritlioğlu beni de kadroya almak istediğini söyledi. 'Çemberimde Gül Oya'dan teklif almam, aslında Özgür'ün sayesinde oldu. Sonra Özgür bir arkadaşının yanına ABD'ye gitti. Telefonla olanı biteni anlatıyordum; G.O.R.A.'yı, tiyatroyu... "Geliyorum" dedi.
Özgür: Burada kendimi göstermek istiyorum. Senaryosunu yazıp, yönetmenliğini, oyunculuğunu ve müziklerini yaptığım bir film çekip ABD'ye döneceğim.

Yılın Düğünleri 2007


Geçen yıl müzik,moda,sinema ve televizyon dünyası için murada erilen bir yıl oldu.Hayatlarının ortak 'Evet'i için 2007'yi seçen ünlüler kimlerdi dersiniz?Sayfaları çevirmeye başlayın o zaman.Özge Özber,Ece erken,Anjelika Akbar,Ozan Doğulu ve Gamze Saraçoğlu...O unutamayacakları 'özel günü' sizlerle paylaşıyor

14 Temmuz 2007

Oyuncu Özge Özberk,maden işletmeciliği yapan eşi Hayim Sadioğlu'nu gördüğü an,"Tamam,işte bu adam evleneceğim adam"dediğini hatırlıyor

Yaklaşık 3,5 yıl özce 'Deep Dish'konserinin Venue'deki partisinde tanışıyor Özge Özber(29) ve Hayim Sadioğlu (36)."Özce çok iyi arkadaş olduk.Sonra aşk başladı" diye neşeyle anlatmaya başlıyor Özberk.3,5 yıl süren bir beraberlikten sonra beklemedik bir anda evlenme teklifi alıyor."New York'taydık.O gün alışveriş etmiş ve çok yorulmuştuk .Yemekten sonra da eve gitmek için can atıyordum.Hayim 'Central Park'ta bir fayton gezisi yapalım mı? dedi.Şaşırdım.'Gecenin bu vakti orada ne işimiz var? dedim.Ama ısrar etti.Bende 'Peki' dedim.Oraya vardığımızda tam arkam ona dönükken aniden evlenme teklif etti ve yüzüğü çıkardı.Çok romantik bir andı benim için," diye anlatıyor.Çift Kemer Country'de bir kır düğünü ile evleniyor.Gelinin şahidi doğumuna giren doktor Selehattin Yılmaz,damadın ise amcası Moris Sadioğlu oluyor.Özberk,Pronovias'tan gelinlik,Sadioğlu Giorgio Armani'den damatlık giyiyor."Hayimi'in ölçüsüne uygun kıyafet çok zor bulundu.Neredeyse dünya üzerindeki tüm Giorgio Armani'lere soruldu ama bir türlü bulunamıyordu.Nikaha iki gün kala Amerika'dan bize ulaştırmayı başardılar sonunda," diye o sitresli bekleyişten bahsediyor.


Diğer In Style Haberleri için tıklayınız...

Alıntıdır...

"Eteğimdeki taşları bir diziyle ortalığa döktüm"


Halide Edip Adıvar'ın romanı 'Sinekli Bakkal'dan uyarlanan televizyon dizisinde oynayan Özge Özberk,bu ay vizyona girecek olan '120' filimindeki oyunculuğuyla da dikkatleri bir kez daha üstüne çekecek.

"Çemberimde Gül Oya" dizisinde canlandırdığı 'Yurdanur' karakteriyle büyük kitlelerşn beyenisini toplayan Özge Özberk,şu aralar Halide Edip Adıvar'ın romanı "Sinekli Bakkal" da oynadığı Rabia karakteriyle dikkatleri çekiyor.Özberk,dizinin dışında bu ay vizyona girecek olan '120' isimli sinema filmiyle d kendinden çok söz ettirecek.Kurtuluş Savaşı yıllarında geçen ve Van'ın kurtuluşunu konu alan filmin yönetmeni Özhan Eren.Başrollerde Özge Özberk'in dışında Cansel Elçin,Emin Olcay,Burak Sergen ve Ahmet Uz gibi isimler bulunuyor.Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro bölümü mevzunu Özge Özberk 1989 yılında oyunculuğa Bizimkiler dizisiyle başaldı.Daha sonra Bizim Ev,Sır Dosyası gibi çeşitli televizyon dizilerinde oynadı.Ama en çok Çemberimde Gül Oya,GORA ve Babam ve Oğlum'daki rolleriyle çıkış yaptı.Yaklaşık 19 yıldır oyunculuk yapan Özge Özberk,tabir-i caiz ise kariyer basamaklarını sessiz ve derinden çıkıyor.Bir dönem adı oynadığı filmlerdeki ünlü isimler anılsa da genel anlamda sansasyonlardan ve dedikodulardan uzak,sakin bir hayat sürüyor.Basına malşzeme vermiyor ve yapılan röpörtajlarda da suya sabuna dokunmayan cevaplar veriyor.Geçmişte onunla yapılan röpörtajlarında çok cici,ölçülü ve sakin bir karakter çizen güzel oyuncu,benim kışkırtıcı sorularımada aynı şekilde cevaplar vererek tavrını bozmadı.Çoğu,dönem filmi ve dizi olan senaryolarda oynamasına rağmen politika yada kısa tarihimizle hiç ilgilenmedğini gözlemlediğim Özberk'in sanırım ben biraz fazla üstüne gitmişim...

Sinekli Bakkal dizisindeki rolünüzden memnunmusunuz,nasıl gidiyor?
İki ay önce başladık.Biraz zorlu bir set oldu.Çok yoğun çalışıyoruz.Oyuncuların çoğu tiyatrocu,çok iyi bir kadro ile çalışıyoruz.O anlamda çok mutluyum.Roman zaten bir kült roman.Ben de sesi inanılmaz derecede güzel olan Rabia karakterini canlandırıyorum.Baskıcı,dinci bir dedenin torunu aynı zamanda.

Her yıl sizinle yapılan röpörtajlarda artık sizilerde oynamayıp ara vereceğinizi söylüyorsunuz ama her sezon yeni bir dizi ile karşımıza çıkıyorsunuz....
Evet.Geçen sezon 'Geniş Zamanlar'da Ayşe Kulin ve Zuhal Olcay faktörleri vardıdiziye 'evet' demem için....Bu yıl da Halide Edip Adıvar'ın kült romanı Sinekli Bakkal sözkonusu.Nasıl karşı konulabilirki!Bu kadar iyi bir senaryo bu kadar mükemmel bir cast..Her şey çok mükemmel.

Romanın kendisimi yoksa kadro,yönetmen ve senaryomu asıl sizi çeken?
Sinekli Bakkal başlı başına yeterliydi.Tabi ki karşınızda iyi oyuncuların olması ve senarist çok önemli.Herkesin bildiği bir romanı senaryolaştırmak büyük kayıplara yol açabilir.Çünkü dizide sadece diyologlara dayalı herşey.Ama senaristimiz bunu çok iyi başardı.Bu da projeyi kabul etmemdeki bir diğer etken.

Bu sezon eski sezonlardan uyarlanmış diziler görüyoruz.'Yaprak Dökümü' ile başladı.Sonra 'Dudaktan Kalbe',şimdi de sizin diziniz...Bir furya halinde...Biri tutunca diğerleri de aynı yolu izliyor.Bu durum sizi tedirgin ettimi?Çünkü belki diğerlerinin yakaladığı reyting başarısı kıskanılarak böyle bir şey yapılıyor...
Hiç öyle bir şey yok.Çünkü bu çok eski bir proje.Tamam bir dönem vurdulu kırdılı bir dizi dönemi vardı.Şimdi böyle filmler furyası var.Çünkü artık insanlar böle şeyler görmek istiyor.Çok uzaklaştık bazı değerlerden.Yaprak Dökümü'nün başarısı aile kavramını anlatmasından geliyor.

Roman neredeyse 90 yıl önce yazılmış.Baskıcı bir dededen ve aileden bahsediyoruz...
Doğu batı sentezi konu alııyor.Batılılaşmaya başladığımız ilk zamanlarda,Abdülhamit döneminde geçiyor hikaye.Çelişkiler anlamında sınıfsal farklılıklar,idealler anlamında günümüze çok yakın bir şey.Karanlık basınca akşam eve gitmek zorunda olan bi dolu kız var hâlâ....

90 yıl önce yazılmış bir romanın içinde işlenen ve modern ülkelerin çoktan hallettikleri konuların hala günümüzde yaşanıyor olmasını çok ironik buluyormusunuz?
Kesinlikle...Çok uzağa gitmemize gerek yok.Hâlâ aynı şeyler yaşanıyor.Benim çocukluğum bir sitede ki 30 çocukla kapının önünde geçti.Ama camdan bakan ve ailesi tarafından dışarıya bırakılmayan bir kız arkadaşım vardı.Biz dışarı çıkar kardan adam yapar,oynardık.O bize bakar ve gelemediği için camda ağlardı.Çok var içimizde.Şimdi bu 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyası ne kadar başarı kazandıysa bu hikayede de var buna benzer bi şey.Kız üniversiteye gitmek istiyor ama dede göndermiyor.

Siz o kampanyaya destek veriyormusunuz?
Her an her zaman!

Destek verdiğiniz başka sosyal sorumluluk kampanyaları var mı?
Bütün kanallara konuk olarak gidiyorum.Kendimce yardım da yapıyorum.İleride inşallah yeterli maddi durumum olunca kesinlikle bu yönde bir yatırım yapacağım.

Okul yaptırmak gibi mi?
Kesinlikle.Böle bi şey istiyorum.

Şimdi maddi sebeplerden dolayı okuyamayan çocuklara da yardım edebilirsiniz,çok beklemenize gerek yok...
Tabii.Ama bu tip şeyler söylenmemeli.Bir kişinin bile idealini yerine getiriyor olması önemli.O kadar çok önemli cevherler var ki o çocuklar içinde."Ben hastalıktan kurtulamıyorum ama doktor olup böyle hasta çocuklara bkmak istiyorum"diyorlar mesela....

Genelde dönem dizileri ve filmlerinde oynuyorsunuz.Bazıları ağır politik eleştiriler içeriyordu.Sinekli Bakkal da karışık bir siyasi döneme geçiyor.Peki politikayla ilgilenirmisiniz?
Hayır ilgilenmiyorum.

Ama en azından Sinekli Bakal dizisinden yola çıkarak 100 yıl geçmesine rağmen ülkemizde hâlâ aynı gerici meselelerle uğraştığımıza dair biraz düşünmüssünüzdür herhalde?
Türkiye'de yaşıyoruz.Çelişkili bir dönemden geçiyoruz.Özellikle savaşlar ve şehitler beni çok üzdü herkes gibi.Bazen bu konuyla ilgili geçmi kalındı diye düşünüyorum.Bizim bilmeiğimiz nice şehitler de olmuştur.Bende bu anlamda sınıra asker çıkarılmasının,müdahalenin geç kalındığını düşünüorum.Bu feryatlar figanlar çok acıttı hepimizi.Zararın neresinden dönesek kardır diye düşünüyoruz ama bu kadar kayıp olması çok büyük kayıptı.Anneler babalar 'Bu toprak için' dedi ama biraz erken müdahele gerekiyor.

Yani tek çözümün askeri müdahele olduğunu m düşünüyorsunuz?
Askeri müdahale değil,tamamen erken müdaheleden bahsediyorum.Yani bu toprakların korunmasından.Bunun için biliyorsunuz Cumhuriyet mitingleri oldu.Milyonlarca insan sokağa döküldü.Herkes bunun bilincinde.AMa bunun müslümanlık politikası olduğunu düşünmüyorum.Tamamen Cumhuriyet ile alakalı olduğunu,o biliçte olduğunu düşünüyorum.Çok sayı da sönem dizisinde de bunu birebir yaşadım,gördüm.Bununla ilgili de çok araştırma yaptım.Şu an bile 'hadi gidiyoruz' dense hepimiz gideriz.Bunu yaşadık;gördük;bilincindeyiz.Ama yapılması gereken şeyler,belki politik anlamda,biraz geç kalındığını düşünüyorum.

Yani askeri müdahele değilde politik arenada yapılacak hamlelerin geç kalındığını mı söylemek istiyorsunuz?
Evet.Müdaheleler anlamında geç kalındığını düşünüyorum.Çünkü zaten hepimiz 'hadi gidiyoruz' dense gideriz,savaşırız!Milyonlarca insan bu topraklar için zaten yapar.Ülkemizi koruma anlamında biraz geç kalındığını düşünüyorum.Ama şu an çok başarılı sonuçlar alındı neyse ki,bu da mutlu edici bir sonuç.

Peki üst üstte dönem dizileri ve filmlerinde oynamak sizin tercihiniz miydi yoksa projeler öyle mi denk geldi?
Öyle denk geldi.'Çemberimde Gül Oya'dan önce 6 yıllık oyunculuk geçmişim vardı 'Bizimkiler' dizisinden.10 yıllık BKM tiyatro geçmişim vardı.Orada bütün öğrendiklerimi,eteğimdeki taşları 'Çemberimde Gül Oya' dizisiyle ortalığa döktüm.O da bir dönem işi olduğu için insanlar 'Özge Özberk,dönem filmlerine ve dizilerine uyuyor' dediler.Ondan sonra gelen teklifler de o yönde oldu.

Yakın zamnda Kurtuluş Savaşı döneminde geçen '120' isimli bir dönem filmi yaptınız yine....
Evet.Daha dün akşam dublajını yapabildik.1914-18 döneminde Van'ın kurtuluşu ile ilgili bir film.Çok güzel bir film oldu.

Takip ettiğim kadarıyla ayakları yere basan,munis,aklı başında karakterleri canlandırıyorsunuz genelde.Eminim sizin tercihiniz değildir ve gelen teklifler bu yöndedir,ama sormadan edemiyeceğim.Hiç tam da bu ynadığınız karakterin zıddı ,oyunculuğunuzu zorluyacak farklı rollerde oynamak istermisiniz?
İsterim ama dizide değil,çünkü yalan olur.Dizide seyircinin sizi otutturduğu bi kalıp var.Ama sinemada yadırganmaz.

Dizide yadırganacağı için mi istemiyorsunuz farklı bir karakter oynamayı?
İstemem diye bir şey yok.Böyle bir proje gelirse ve aklıma yatmışsa sonuna kadar yaparım.Ama seyirciler bunu kabul etmez.Hiç bir dizi yapımcısı zannetmiyorum ki beni şimdiye kadra oynadıklarımın dışında bir role uygun görsün.Çünkü bu yanlış bir cast olur.Sinemada her şekilde bu olur.Seyirciye seçerek gidiyoruz.Size öyle gelmez mi dizide?

Kesinlikle gelmez!Karşımda bir oyuncu olduğunu biliyorum.Geçekle hayali niye karıştırayım!
Seyirciye gelmiyor.İnsanların alıştığı bir karakter var.

Ama bu bir oyuncu için olabilecek en kötü şey diye düşünüyorum.
Dizi için değil.Çünkü sizin seçiminiz bu dizide oynamak.Oynamayabilirsiniz de.Dizi seyircisi sizi öyle kabul ediyor.

Bu durumda sizi hep o role hapsdiyor dizi seyircisi?
Dizi anlamında evet.Dizi anlamında tercih meselesi ama beni sıkan bir şey değil bu.Sitcom'da ya da komedi de yadırganmıyor farklı bir karakter oynadığınızda.Ben böyle bir şey yaptım ve iyi tepkilerde aldım.Ama dizide yanlış bir cast olur benim açımdan sinemada deil tabii ki.

Tekrar Sinekli Bakkal'a dönersek.Rabia Kur'an okuyor...
Evet,çocukluğu Kur'an ile geçmiş.Sesi de çok iyi olduğu için Sinekli Bakkal'daki evlere mukabelelere gidiyor,ilahiler okuyor,kasideler okuyor ve para kazanıyor aynı zamanda.

Tüm dünyada olduğu gibi bizde de muhafazakarlık prim yapıyor.İktidarda da kendisine dini referans alan bir parti var.İnsanlar çıkıp 'muhafazakar eşcinsel' olduklarını söyleyecek kadar ileri götürebiliyorlar bu trendi yakalamak için.Bu dizi de bana o rüzgarla haraket ediyor gibi geliyor.Yani batı kültürü ile doğu arasındaki çatışmalar,Kur'an okuyan iyi bir aile kızı...Dizinin oynadığı kanal muhafazakarlığıyla ünlü TMSF yönetiminde halihazırda.Sanki bu dizi o furyanın rüzgarından beslenmeye çalışıyor gibi geliyor bana...
Hiç alakası yok.Sinekli Bakkal'ı okusaydınız keşke...

Sinekli Bakkal'ı çocukken okudum ama her ayrıntısını hatırlamam mümkün değil.Önemli olan burda ayrıntılar değil....
Bu diziyi bir çok kanal istiyor.Atv'nin çok istediği bir projeydi.Din,tutuculuk ve Kur'an anlamında hangi kanlda olursa farketmez,Müslümanlık politik çerçevesinde kabul edilecek bir dizi değil.

Ben zaten tutucu bir roman olduğunu söylemedim.Ama Kur'an okuyan muhafazakar bir aile kızı olan Rabia karakterinin son dönemde esen muhafazakarlık rüzgarı sebebiyle daha sevimli,sempatik geleceğini ve daha kolay kabul edilebileceğini söylüyorum.Yoksa romanın tam tersine tutucu bir düşünceyi empoze etmediğini biliyorum.
Kitleye yönelik bir şey değil.Benim yer aldığım projeler zaten A ve B grubuna hitap ediyor.

Tekrar Rabia'nın Kur'an okumasına dönersek.....
Kur'an değil.İlahi ve kasideler okuyor.Birebir Kur'an geçmiyor.

Siz birkaç hafta önce bu dizi ile ilgili yapılan bir röpörtajınızda 'Ben Kur'an okuyorum normalde' demişsiniz....
O yanlış anlaşldı."Rabia karakteri Kur'an okuyor.Siz bu rol için Kur'an okuyacakmısınız?" diye sordular.Ben de "Rolde özellikle Kur'an okuma sahnesi yok.Ama ilkokuldan beri anneannemin öğrettiği bir şeydir bu.Ben Kur'anı Arapça okuyabiliyorum"dedim.Orda "Rabia için yeniden Kur'an okumaya başladı" denmiş sanki ben Kur'an okumaya ara vermişim gibi.İlkokuldan beri öğrendiğim bi şey...Kur'anı Arapça harfleriyle okuyabiliyorum.Ama bu her akşam açıyorum Kur'an okuyorum anlamı taşımıyor.Arap harflerini biliyorum;doğal olarak Kur'anın Arapçasınıda okuyabiliyorum.Ama rol ile alakası yok.Kişisel bir şey.

Çok özel olacak ama kendinizi dindar olarak atfedermisiniz?Cevap vermek zorunda değilsiniz...
Dindar değilim.Çok hayal ederim ve isterim.Çok içten ve çok inançla istediğim şeyler hayatta hep gerçekleşti.İstediğim her şeyi elde ettim çok şükür.Çok içten dilemekle alakalı.Kendimi kötü hissettiğimde yasin okurum.Ama bu benim iç huzurumla ilgili.Dindar sayılmam.

Peki bu meseleyi kapatalım.Mayıs ayında Cem Yılmaz ile tekrar AROG'un çekimlerinde olacaksınız....
Evet.İki üç hafta önce teaser'ını çektik.Mayos ayında çekimler başlıyor.GORA'nın devamı ama hikaye tamamen İlk Çağ'da yani Taş Devri'nde geçiyor.

"Ben çok normal koşullarda yaşayan bir insanım.Hayatımda neyin sırası geldiyse onu yaşamışımdır." diyorsunuz.Hiç asi biri olmadınız mı hayatınızın bir döneminde?
Her şeyin bir sırası var hayatta.Hayatımda her şey düzenli gitti.Çok erken yaşta başladım bu işe...

Sadece kariyer anlamında değil kişisel tarihinizle ilgili bir soru.Sizi tanımıyorum ama sakin,düzgün,kendiyle barışık bir kişiliğiniz var gibi.Yani oynadığınız rollerdeki gibi.Hiç asice otoriteye karşı geldiğiniz bir dönem olmadı mı?
Hiç olmadı.Asilik yapmak iateklerinizin yerine getirilmiyor olmasına karşı yaptığınız bir davranıştır.Ben hayatımda istemediğim hiç bir şeyi yapmadım.Bizim ailede şöyle bir şey vardır."Bize göre senin yaaptıkların şu sebeplerden dolayı yanlış.Ama tercih yinde senin!" demişlerdir.Hep seçeneklerim oldu.Yolumu hep kendim çizdim.O yüzden asilik yapacak bir şey yoktu.

Okulda da mı olmadı?
Yok.Hiç sorunlu bir gençlik ve çocukluk dönemi yaşamadım.

Dizi oyuncusu olarak kalmak istemiyorum demiştiniz bir röpörtajında...
Evet 4 yıl önce söyledim.

Tiyatroyu çok önemsiyor ve ön planda tutuyorsunuz.Ama durmadan dizilerde görüyoruz sizi.Maddi sebeplerden dolayı mı hayır diyemiyorsunuz dizilere...
Hayır.İyi projeler geliyor.Maddi anlamda da iyi şeyler oluyor tabii.

Bu diziler tiyatrodan alıkoyuyor mu sizi?
Koyuyor.Geçen sene Hamlet'i sahneye koyacaktık.Emre Kınay yönetiyordu.Vahide Gördüm,Sinan Tuzcu vardı ekipte.Ama 3 prova ile sonlandırdık çünkü herkesin dizisi vardı,olmadı.

Klasik bir soru olacak ama oyunculukta sınırlarınız var mıdır?Soyunur musunuz?
Bu size karşı değil ama bence çok saçma bir soru.Kayda girdiğiniz zaman zaten kendiniz değilsiniz.Eğer orda sağlam bir hikaye varsa ve o sahneler bu hikayeye bir şey katıyorsa tabi ki oynarım.İkna olursam tabii ki oynarım.

Siz bu soruyu her ne kadar saçma bulsanız da soyunmam,gay'i oynamam diyen oyuncuyla kaynıyor ortalık...O zamn bu insanlarda saçmalıyor mu?
Tercih meselesi Koskoca Kadir İnanır bile kadın kıyafeti giydi oynadı.Oyuncu çünkü.

Özetle,bir oyuncu rolünün gereği neyse onu apar,kurallar koyması saçma diyorsunuz.
Evet.Ama o sahneye,o projeye bir katkısı varmı yan gerekli mi? O sahneye reyting kazandırsın diye diğil yani.Buna izin vermem.Bunu bilmem hissetmem lazım.

Geçtiğimiz yaz bu camiadan olmaya biriyle evlendiniz.Eşinizin bu olaylara bakışı nasıldır.Sorun çıkarır mı evde?
Yani ben bir oyuncuyum sonuçta.O benim dediğim her işe ve karara saygı duyar.

Eşinizle nasıl tanıştınız?
4,5 senelik bir geçmişimiz var.Bir partide tanıştık.Ünlü bir DJ gelmişti orada tanıştık.

Bu camiadan birini istemiyorum demiştiniz ve öylede oldu galiba...
E zor tabii ki.O dönem öyleydi.İki kişinin aynı işte olması iyi değil.Set saatleri belli değil.Eşlerden birinin normal bir iş düzeni var siz ona uydurabiliyorsunuz.Ama iki koldan aynı iş yapınca çok zor.Sağlıklı bir ilişki olmuyor.

Aynı camiadan olunca basın çok üstünüze geliyor galiba...
Uzun zamandır tanınmış biriyle birlikte olmadığım için basının üstüme geldiği bir dönem olmadı.

Sevgililer gününe nasıl girceksiniz?
Görüşebilirsek eğer güzel bir program yaparız.Telefonda "Arkadaşım n'apıyorsun yılbaşında?Bir görüşelim telefonun var bende" şeklinde konuşuyoruz.O kadar az görüşüyoruz ki bu duruma geldi."Severken kardeş oldular" meselesi yani.Bu aralar çok yoğunum çok az görüşüyoruz.Sabah 8'de başlayıp ertesi sabah aynı saatlere kadar çalışıyoruz.İş zıvanadan çıkmış durumda.O yüzden yapımcılar mı,senaryo yazarları mı,oyuncular mı artık birileri biraraya gelip isyan çıkaracaksa,bir an evvel çıkarması gerekiyor!

Hollywood'daki grev size de esin kaynağı olur mu dersiniz?
Olur inşallah!90 dakika düşürülmeli.Çünkü ertesi güne yetiştirmekten akıl sağlığımızı kaybedeceğiz.İnsanlar sürmenaj oluyor.

İsyanı belki siz başlatırsınız belli mi olur!
İnşallah...

Özel hayatınızda gelecekle ilgili projeleriniz neler?çocuk istiyormusunuz mesela?
Evet,yaştan kaynaklı artık çocuk çok istiyorum.Bir iki sene daha geçerse o sabrı bulamayabilirim diye düşünüyorum.Yakın gelecekte,en geç 3 sen içinde çocuk istiyorum.

Kariyerinizle ilgili planlarınız nelerdir?
Çok ileri tarihlere kariyer planı yapamıyoruz.Ancak elimizdeki projelerin gidişatı ile ilgili plan yapıyoruz."120" sinema filmi 15 şubat ayında vizyona giriyor.Çok iyi bir film olmuş.İnşallah hakettiği başarıyı da yakalar.AROG var çekeceğimiz.Önümüzdeki sene ii işler olsun inşallah.


Alıntıdır, Hazal'a teşekkürler...

2 Şubat 2008 Cumartesi

Sinekli Bakkal sansür kurbanı mı?


Kısa bir süre önce yayından kaldırılan, başrolünü Özge Özberk'in oynadığı Sinekli Bakkal dizisi hakkında inanılmaz iddialar...

Halide Edip Adıvar'ın klasikleşen romanı Sinekli Bakkal, ATV'de dizi haline getirilmişti. Ancak dizi yayından kaldırıldı. Bu yayından kaldırılmasının asıl nedeninin ,kanal yönetiminin Şemsi İnkaya'nın canlandırdığı gerici baba karekterinden hoşlanmaması olduğu iddia edildi.

"Halide Edib'in kalemi kırılmıştır"

Dizinin senaristi Gökhan Aktemur, iddiaları doğrulayarak " Halide Edib'in kalemi kırılmıştır.Ancak bunun sebebi ratingler değildir. Kanal dizinin tanıtımını yapmamış, tekrarlarını asla yayınlamayarak bu önemli projeyi görmezden gelerek ölüme terk etmiştir. Ayrıca herkes bilir ki, edebiyat uyarlaması gibi kimi nitelikli projelerin seyirciye geçmesi biraz zaman alır. Yaprak Dökümü, Hırsız Polis buna örnek gösterilebilir. Dizinin çekimlerine müdahalede bulunulduğu doğrudur. 1. ve 2. bölümleri tekrar izleyebilen herkes aradaki farkı görebilirsiniz. 2.bölümün kimi sahneleri tekrar çektirilmiş ve sonraki bölümlerde de kimsenin bilgisi olmadan bazı sahneler kesilmiştir. Özellikle Şemsi İnkaya'nın canlandırdığı karekterin başındaki takke ve elindeki tesbihin çıkarılması istenmiştir. Halide Edib öyle her döneme uydurulabilecek bir yazar değildir. Cumhuriyet estetiğinin temsilcisi, Türk ve Dünya Edebiyatı'nın köşe taşı olan bu öncü yazarımızın niteliğini kimseyle tartışmayız ve onun temasından da taviz veremeyiz." dedi.
Tarih : 2008-01-22
Kaynak : Hürriyet Kelebek