18 Mayıs 2008 Pazar

Yol arkadaşım üzerine...

Çağan Irmak imzalı ve piyasamızın genç yönetmenlerinden Irmak Çığ'ın yönetiminde "Yol Arkadaşım" Kanal D'de başladı. Jenerik müziği sizi bir masal dünyasına götürüyor. Hani saf duygular diye bir laf vardır, tertemiz, bembeyaz işte öyle bir duygu... Tabii akordeon bu olayı sağlıyor. Genelde bizim jenerikler çatık kaşlıdır, kıskançlık, entrika, aldatma endeksli dizilerimiz olduğundan, izleyiciye jenerikte "bak geliyorum haaa" der müzik. Bu dizi böyle değil. Yaşamın bir anında hiç de hoş olmayan bir geri dönüşün hikâyesini aslında, çok güzel tarif ediyor. Bu enstrüman seçimi çok yerinde olmuş. Yani akordeon...
Küçük ayrıntıların yan yana gelmesidir hayata dair güzellikler. Büyük aşklar, büyük hayaller hikâyedir. Dizide benim en çok hoşuma giden ayrıntılarda olabildiğince kalabilmesi. Bakışlarda, seçilen mekânlarda bu ayrıntılar yan yana getirilmiş.
Çağan Irmak "keskin" liği sevmeyen bir sinema adamı. "Çemberimde Gül Oya"da mesela böyleydi. Burada da onu tanıyan hem bu dizide hem de "Babam ve Oğlum" da onun sağ kolu olan bir isme yönetmenliği teslim etmiş; Irmak Çığ. Nitekim bu dizide de hissediliyor aynı durum.
Cast seçimi genel olarak gayet iyi. Ama örneğin Suat karakterinin dublajı zayıf. Yani o ses o yüze yakışmamış.
Ege yöresinin şivesi üzerine ahkam kesecek halim yok. Ama kulağıma hani dizide tam oturmamış gibi geldi, bir yapaylık var. Dizi ile ilgili ilk yorumları okudum. Bu yörede oturduğunu (hatta köyünde) bir izleyici de aynı şeyi yazmış. "Babam ve Oğlum"daki başarıdan uzak olduğunu söylemiş.
Ben hikâyeyi sevdim. Belki de bir kaçmanın ve başka bir yerde yeniden başlamanın içimdeki heyecanını uyandırdığı için sevdim...
Bu arada anlaşıldı, olayların orta yerine Suat ve Ayla geliyor. Bu ikilinin arasına Sertaç da mutlaka daha etkin bir şekilde katılacak.

Hiç yorum yok: