18 Mayıs 2008 Pazar

Yol arkadaşım üzerine yapilan roportajdan fotograflar


Yol arkadaşımdan Fotograflar!



Ege'deki sistemi sorguluyor...

Dizi furyası ne zaman başladı diye düşünürken, soluksuz izlediğim ilk dizinin 'Asmalı Konak' olduğuna karar verdim. İlk bölümünden itibaren milyonları ekrana kilitleyen 'Asmalı Konak', modern ağalık düzeninin kapılarını da bize açmış oldu. Devasa evlerinde bütün aileleriyle birlikte yaşayan Doğu'nun ağalarının iç yüzlerini görmemize sebep oldu. O kadar uzun zaman ataerkil ve feodal düzeninin gölgesinde saklanmışlardı ki, hepimiz için başka bir dünyanın kapıları açıldı. 'Asmalı Konak'la başlayan ağalık maceramız 'Sıla' ile devam ediyor bir bakıma...

KENDİ TOPRAĞI

'Asmalı Konak'ın başarısındaki en önemli isim ise bu hafta bambaşka bir yapımla çıktı karşımıza... Çağan Irmak imzalı 'Yol Arkadaşım', iyi de bir başlangıç yaptı. Ege çocuğu Çağan Irmak, bu sefer Peri Bacaları'nın büyülü atmosferinden uzakta... Bir Ege köyünde, Egeli bir ailenin içinde sakladığı dramı ortaya çıkaracak... Sinema filmi 'Babam ve Oğlum'da yarattığı sıcak atmosferle büyük bir başarıya imza atan Irmak, kendi bildiği toprakların hikayesini bu sefer uzun uzun anlatıyor. Ancak yine de toplumsal olaylardan kopmuyor Çağan Irmak. Dizinin ilk bölümünde hikayenin içine sızdırılan işçi hareketleri önümüzdeki bölümlerde daha bir ön plana çıkıyor belli ki! Ağaların feodal sistemini ayrıntılarıyla gözler önüne sermekten çekinmeyen yönetmen, bu sefer de sevimli şiveleriyle tanınan, etliye sütlüye bulaşmayan Efeler'i mercek altına alıyor, kapitalist sistemi inceden inceye eleştiriyor.
Acımasız sistemin sadece Doğu'da değil, Batı'da da işlediğini anlatıyor. Ortaokulda sınıf arkadaşıyla yürüdü diye dayak yiyen ve büyük şehre sürgün edilen öksüz Ayla'nın modern dünyada karşılaştığı zorlukları irdelerken 'aldatılan' kadını sorguluyor.
atv'nin sevilen dizisi Limon Ağacı'nda kulağımızın iyiden iyiye alıştığı Ege şivesi, 'Yol Arkadaşım'ın da en sevimli yanını oluşturuyor. Özellikle İstanbul'da büyüyen Eylül'ün konuşulanları anlamakta zorlanması insanın yüzünde bir tebessüm bırakıyor.

SIKI BİR RAKİP

Çağan Irmak, yine köyle şehir hayatı arasında kalmış, ruhu özgür kendi duvarlar arasında sıkışmış insanları taşıyor beyazcama... Ayla'nın İstanbul'daki patronuyla yaptığı konuşmayı milyonlarca insan, her gün aklından geçiriyor.
Oyuncu seçimleri ise her zamanki gibi muhteşem. Babaanneden, sütanneye, amcadan evinin gelinine kadar herkes başarılı. Özge Özberk için ise söyleyecek kelime bulamıyorum. Özelikle kendisini aldatan eşinin yakasına yapıştığı an, gözünden gerçekten alev çıkıyordu.
Belki yeni bir Asmalı Konak çıkmaz ama izlediğimiz bir sürü yapıma ciddi bir rakip geldiğini düşünüyorum...

Nilgün K. Tahmaz /TAKVİM

Yol arkadaşım üzerine...

Çağan Irmak imzalı ve piyasamızın genç yönetmenlerinden Irmak Çığ'ın yönetiminde "Yol Arkadaşım" Kanal D'de başladı. Jenerik müziği sizi bir masal dünyasına götürüyor. Hani saf duygular diye bir laf vardır, tertemiz, bembeyaz işte öyle bir duygu... Tabii akordeon bu olayı sağlıyor. Genelde bizim jenerikler çatık kaşlıdır, kıskançlık, entrika, aldatma endeksli dizilerimiz olduğundan, izleyiciye jenerikte "bak geliyorum haaa" der müzik. Bu dizi böyle değil. Yaşamın bir anında hiç de hoş olmayan bir geri dönüşün hikâyesini aslında, çok güzel tarif ediyor. Bu enstrüman seçimi çok yerinde olmuş. Yani akordeon...
Küçük ayrıntıların yan yana gelmesidir hayata dair güzellikler. Büyük aşklar, büyük hayaller hikâyedir. Dizide benim en çok hoşuma giden ayrıntılarda olabildiğince kalabilmesi. Bakışlarda, seçilen mekânlarda bu ayrıntılar yan yana getirilmiş.
Çağan Irmak "keskin" liği sevmeyen bir sinema adamı. "Çemberimde Gül Oya"da mesela böyleydi. Burada da onu tanıyan hem bu dizide hem de "Babam ve Oğlum" da onun sağ kolu olan bir isme yönetmenliği teslim etmiş; Irmak Çığ. Nitekim bu dizide de hissediliyor aynı durum.
Cast seçimi genel olarak gayet iyi. Ama örneğin Suat karakterinin dublajı zayıf. Yani o ses o yüze yakışmamış.
Ege yöresinin şivesi üzerine ahkam kesecek halim yok. Ama kulağıma hani dizide tam oturmamış gibi geldi, bir yapaylık var. Dizi ile ilgili ilk yorumları okudum. Bu yörede oturduğunu (hatta köyünde) bir izleyici de aynı şeyi yazmış. "Babam ve Oğlum"daki başarıdan uzak olduğunu söylemiş.
Ben hikâyeyi sevdim. Belki de bir kaçmanın ve başka bir yerde yeniden başlamanın içimdeki heyecanını uyandırdığı için sevdim...
Bu arada anlaşıldı, olayların orta yerine Suat ve Ayla geliyor. Bu ikilinin arasına Sertaç da mutlaka daha etkin bir şekilde katılacak.

Yol Arkadaşımla ilgili Roportaj

Röportaj: Demet ÖZDEMİR

Kanal D'de başlayacak " Yol Arkadaşım" dizisi Babam ve Oğlum filmine benzerliğiyle dikkat çekiyor.


12 Mayıs pazartesi günü Kanal Dde, senaryosunu Çağan Irmakın yazdığı, Irmak yönetmenliğini üstlendiği Yol Arkadaşım adlı yeni bir dizi başlıyor. Dizinin başrol oyuncusu Özge Özberk, pu proje için iddialı konuştu: Bu dizi sayesinde 'Babam ve Oğlum'daki kahkahayla karışık gözyaşı tadını daha uzun süre yaşama şansımız olacak?

POLAT BİLGİN

Çağan Irmak adı projeyi kabul etmeme yetti

Senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz?

- Çok sıcak ve çok gerçekti. Yaşamın hız ve karmaşası içerisinde, kendimizi kaptırdığımız çoğu zaman anlamsız çabalardan bir an olsun uzaklaştığımızda, neleri keşfedebileceğimizi fark ettim.

Dizinin "Babam ve Oğlum" filmini anımsattığını düşünüyor musunuz?

- "Babam ve Oğlum", Türk sinemasının en önemli filmlerinden biri... "Yol Arkadaşım" da Ege?de geçiyor, ama onun dışında bir benzerlik taşımıyorlar.

Peki "Yol Arkadaşım"ı diğer dizilerden ayıracak olan ne?

- Ben rolümü, yani işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Burada amaç farklılık yaratmak değil, işini en iyi şekilde yapmak olmalı... Çok iyi yazılmış bir senaryomuz var ve hepimiz işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.

Bu bir Çağan Irmak projesi... İlk kez mi Çağan Irmak projesinde yer alıyorsunuz?

- Evet. Zaten Çağan Irmak adı bile projeyi kabul etmem için yeterliydi. Onun yazdığı bir projede çalışmak benim için çok heyecan verici. Senaryo öylesine güzel yazılmış, hikáye öylesine güzel anlatılmış, karakterler öylesine gerçek ve ince ince işlenmiş ki, bana kalan sadece bunu en iyi şekilde canlandırmak. Dizi ve kamera oyunculuğunda çok fazla deneyimim yok ama ilk kez bu kadar kusursuz yazılmış bir senaryo okudum. Sadece senaryoyu okumak bile bir keyifti.

Dizide çocukluk aşkını unutamayan Suat karakterini canlandırıyorsunuz. Sizin çocukluk aşkınız oldu mu, hatırlıyor musunuz?

- Oldu, olmaz mı? Çocukluk aşkları gerçekten unutulmuyor.

SİNAN TUZCU

Aldatmak çağın yarattığı sosyal problem

Sinan Bey, canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

- Sertaç iyi eğitim görmüş, başarılı bir mimar. Kızını ve ailesini çok seven fakat her insanda olabilen hassas noktalara sahip bir karakter. Kızı ve karısı hayatındaki en önemli noktayken, nasıl olduğunu bilemediği bir hatayla onları elinden kaçırma noktasına gelmiş. Ve o noktaya gelince durumun yanlışlığını fark ediyor.

Aldatma hem dizilerde hem de gerçek hayatta belirgin şekilde arttı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bütün dünyada tüketim hızı o kadar arttı ki... Elbette toplumumuzun ilişki düzenini de bu hızlı yaşam şartları etkiliyor. Sosyolojik yapımız gereği aile düzeni ve sistemine bağlı bir yapımız olsa da çoğu zaman yaşamdaki dengeleri bu yönde kuramıyoruz. Çağın yarattığı en önemli sosyal problem sanırım bu.

Erkekler neden aldatır sizce?

- Aldatmak; kadın, erkek, evli, bekar ayrımlarına ait olmamalı. Erkekler kadar kadınların da hataları olduğunu düşünüyorum.

Yine diziye dönersek, Sertaç karısını yeniden kazanmak için neler yapacak?

- Sertaç hepimizin yaşayacağı duyguları yaşayacak. Kötü karakter ya da bir canavar olmayacak! Hata yapmış bir insan. Her şeyden önce hatasını telafi etmek için önce kendisine, sonra da karısı Ayla?ya kalbini açmalı. Bu hatalarla yüzleşmeli. Ayla?nın onu affedip affetmeyeceğini bilemiyorum.


ÖZGE ÖZBERK

Komedi ve dram aynı dizide

Öncelikle bize bu projeden biraz bahseder misiniz?

- Bu, hayatın gerçek duygularını seyirciye yansıtmayı başarabilecek ve güçlü oyuncu kadrosuyla izleyenleri ekrana kilitleyecek çok keyifli bir dizi. n Çağan Irmak dönem dizileriyle öne çıkmış biri. Bu dizi hangi zaman diliminde geçecek?

- Dizi günümüzde geçiyor.

Hikáye, izleyenlere ne vermeyi amaçlıyor?

- Hikáyemizde sevgi, aile bağları ve kararlılık var. Hayata tutunmayı amaçlayan herkes için bir umut olacak. Seyirci duygusallık ile komediyi aynı anda hissedebilecek.

Dizi, senaryosu ve hikáyenin geçtiği mekán (Ege) olarak "Babam ve Oğlum" filmini anımsatıyor. Burada da filmdeki gibi bir eve dönüş hikáyesi var. Sizce farklılıkları ne olacak?

- Bu proje dizi olduğu için, "Babam ve Oğlum"da tadı damağımızda kalan kahkahayla karışık gözyaşlarını daha uzun süre yaşama şansımız olacak. Birçok duyguyu aynı zamanda yaşayabileceğimiz keyifli bir Ege dizisi bu... Hem yüzümüzde bir gülümseme yaratacak hem de biraz canımızı yakacak.

Dizi Ayvalık?ta geçiyor. Uzun süre burada kalıp kamp kuracak, İstanbul?dan uzak kalacaksınız. Ne hissediyorsunuz?

- Ailemden ayrı kalmak üzücü ama ortaya kaliteli bir iş çıkacağı için içim rahat.

Biraz da sizin canlandırdığınız Ayla karakterinden söz edelim...

- Ayla duygusal biri, aynı zamanda da çok güçlü... Çocukluğunda yaşadığı zorluklardan sonra rahat bir hayatı olmuş, fakat oluşturduğu her güzel şey bir anda yıkılıp her şeye sil baştan başlamak zorunda kalmış. Bu zorluklar karşısında kızı uğruna büyük fedakárlıklar yapan güçlü bir anne profili...

İstanbul?da yaşarken kızıyla kasabaya dönen bir kadın Ayla. Ne gibi zorluklarla karşılaşacak?

- Çocukluğunda sorunlar yaşadığı ve terk ettiği bir çevrede yıllar sonra yeniden var olmaya çalışacak, ama bu sefer yanında kızı da var. Belki de ilk defa hayatta bir duruşu olacak ve kızını korumak için kendisini yeniden var etmesi gerekecek.

Yol Arkadaşım Kanal D'de



Kanal D'de çok yakında, "Yol Arkadaşım" adlı yepyeni bir dizi başlıyor.

Kanal D'de çok yakında, senaryosunu Çağan Irmak'ın yazdığı, yönetmenliğini Irmak Çığ'ın üstlendiği "Yol Arkadaşım" adlı yepyeni bir dizi başlıyor. Başrollerinde Özge Özberk, Polat Bilgin ve Sinan Tuzcu'nun oynadığı dizi bir kadın hikayesi. Bir Ege masalı tadında olan dizide Ayla (Özge Özberk), Ege'nin şirin bir kasabasında doğmuş, ailesini kaybettikten sonra kendisine çok düşkün olan babaannesi ve yıldızının barışmadığı amcası tarafından büyütülmüştür. Amcasının kendisine olan sert tavırları, genç kızlığında ondan yediği bir tokat, aralarında daha keskin bir ince hat oluşturmuş ve Ayla, 15 yaşında okuması için kasabadan İstanbul'a gönderilmiştir. İstanbul'da okulunu okuyan ve kendisini geliştiren Ayla, yıllar sonra İstanbul'da Sertaç (Sinan Tuzcu) ile mutlu bir evlilik yapmış ve Eylül adında bir kız çocuğuna sahip olmuştur. Ayla?nın mutlu giden evliliği bir gün eşinin kendisini, karşı komşuları üniversite öğrencisiyle aldattığını öğrenmesiyle sallantıya uğrar ve kızı Eylül'ü de alan Ayla bir süreliğine, yıllar önce ayrıldığı kasabaya gider.

Hürriyet Gazetesi

Bıçak Sırtı'nın yerine Yol Arkadaşım

KanalD'nin oyuncu kadrosuyla ve farklı konusuyla özellikle AB seyircisinin beğenisini toplayan "Bıçak Sırtı" dizisi ekrana veda etti. Nejat İşler,Fikret Kuşkan,Melisa Sözen ve Mehmet Günsur'lu "Bıçak Sırtı" nın yerine Çağan Irmak'ın senaryosunu yazdığı "Yol Arkadaşım" dizisi başlayacak.Yapımcılığını Sis Yapım-Tomris Giritlioğlu'nun üstlendiği dizide Özge Özberk,Polat Bilgin,Sinan Tuzcu ve AyşeNil Şamlıoğlu oynuyor.Çağan Irmak'ın yıllarca yardımcı yönetmenliğini yapan Irmak Çığ'ın yönettiği dizinin çekimleri Ayvalık'ta sürüyor. "Yol Arkadaşım" da Sinan Tuzcu ile evli olan Özge Özberk aldatıldığını öğreniyor ve annesinin yaşadığı kasabaya yerleşiyor.

Kolay Gelsin 4. Bolumden sonra veda etti!

Uğur Yücel'in yönettiği "Kolay Gelsin" programında yer alan Şahan Gökbakar, programdan ayrıldı...

Doğaçlama olan "Kolay Gelsin"de, Şahan Gökbakar ev sahipliği yapıyor, Özge Özberk, Settar Tanrıöğen, Josi Mizrahi, Murat Akkoyunlu da şovda yer alıyordu.

Recep İvedik'le gişede 2 milyon seyirciyi aşan Şahan Gökbakar programın reytinglerini düşük bulduğu için programdan ayrılmak istediğini Kanal 1 yönetimine bildirdi.

Yönetimin "Kal" ısrarlarına rağmen, Gökbakar programı bıraktı..

23 Şubat 2008 Cumartesi

"Kolay Gelsin" tanıtım videosu





Kanal 1 Ekranlarında "Kolay Gelsin"


Bir ev sahibi... Usta komedyenler... Tek Yönetmen...
Her şey doğaçlama... Senaryosuz anında komedi....
Almanya’da 4 senedir büyük bir başarı ile devam eden ve Avrupa’da birçok ülkede aynı başarı ile format olarak uygulanan “Schiller Strasse” sonunda Türkiye’de.... Tamamı doğaçlama olarak gerçekleştirilen “KOLAY GELSİN” Kanal 1’de başladı… Yapımcılığını TMC’nin gerçekleştirdiği “Kolay Gelsin”e Şahan Gökbakar, Özge Özberk, Ezgi Mola, Murat Akkoyunlu, Hakan Bilgin,Yosi Mizrahi ve Settar Tanrıöğen hayat veriyor… Seyirci önünde canlı olarak yapılan çekimlerde Oyun Yönetmeni Uğur Yücel oyunculara çekimden 15 dakika önce o bölümün konusunu açıklayarak tüm oyunu Uğur Yücel yönlendirecek.

Her Pazar 21.30 'da Kanal 1 de!


20 Şubat 2008 Çarşamba

"120" devleri dize getirdi

"120" devleri dize getirdiBirinci Dünya Savaşı sırasında cephane taşırken donarak ölen 120 çocuğun öyküsünü anlatan 120 adlı film, gösterime girdiği ilk hafta Sweeney Todd: Fleet Sokağı'nın Şeytan Berberi ve Canavar gibi iki dev yapımı geride bıraktı. Geçen hafta bu iddialı yapımlarla aynı gün gösterime girem 120'yi ilk 3 günde 59.091 kişi izledi. İşte 120 ile iki iddialı Hollywood yapımı Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi ve Canavar'ın gişe savaşının sonucu.

Tim Burton'un, oyuncu kadrosunda Johnny Depp ve Helena Bonham Carter gibi yıldızları bulunduran filmi Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi aynı süre içinde 24 bin 702 kişiyi, bugüne kadar görülmemiş bir tanıtım stratejisiyle gösterimine başlanan ve tüm dünyada gişe rekorları kıran Canavar ise 34 bin 269 kişiyi sinema salonlarına çekti. Milyon dolarlık bütçelere sahip olan her iki film de 120'nin gerisinde kaldı.

Yönetmenliğini Özhan Eren ve Murat Saraçoğlu'nun üstlendiği 120, esin kaynağını Hikmet Ilgaz'ın 1953'te yayınlanan Şark Yıldızı adlı romanından alıyor.

Film, Türkiye tarihinden pek fazla bilinmeyen dramatik bir öyküyü beyazperdeye taşıyor. Oyuncu kadrosunda Özge ÖZberk ve Cansel Elçin gibi ünlü oyuncuların yer aldığı film, 93 Harbi sırasında orduya cephane taşıyan dönüş yolunda tipiye ve eksi 13 derece soğuğa dayanamayarak ölen 120 çocuğun hikayesi.

16 Şubat 2008 Cumartesi

120 Sinemalarda



Film Fragman'ı: 120 Film'i Fragman için Tıklayınız.

Film Künyesi: 120 Film'i Künyesi için Tıklayınız.


Van.. 1915 Ocak.. Kış…
1’nci Dünya Harbi’nin ilk ayları…
Eli tüfek tutan herkes Ruslarla ölüm – kalım harbindeyken sınır birliklerinde cephane tükenir…Vanlı çocuklar gönüllü olurlar; Yaşları 12 – 17 arasında değişen 120 isimsiz kahraman çocuk… Cephaneyi sırtlanırlar, karlı dağlarda günlerce gecelerce yürürler…

İşte, isimleri unutulmuş olsa da bu büyük yolculuğu gerçek bir kahramanlığa dönüştüren gençlerimizin şanlı öyküsü bugünlerde beyaz perdeye aktarılıyor. Hazırlıkları 3 yıldır sürmekte olan “120”, özellikle günümüz gençleri için “uzun bir memleket türküsü” hedefiyle tasarlandı; 1914 yılı dekorları ve kostümleri yeniden üretildi.

120 Hakkında Haber...


Birinci Dünya Savaşı sırasında Van'da, cepheye malzeme taşıyan, yaşları 12-17 arasındaki 120 çocuğun hikayesi beyaz perdeye aktarılıyor.

Ermeni Çeteleri Katliamına Uğramış Mağdurlar (EÇKUM) Derneği Başkanı İkram Kali, yaptığı yazılı açıklamada, Birinci Dünya Harbi sırasında Van cephesine gönüllü olarak malzeme taşıyan, yaşları 12-17 arasında olan 120 Vanlı çocuktan yaklaşık 80'nin, Van'a dönerken yolda donarak şehit olduğunu söyledi.

Vanlı kahraman çocukların yaptığı büyük fedakarlık ve yiğitliğin, 100 yıl sonra "120" adıyla beyaz perdeye aktarıldığını ifade eden Kali, şunları kaydetti:"Vanlı 120 kahraman çocuğun yiğitliğini anlatan, Özge Özberk, Cansel Elçin, Emin Olcay ve Burak Sergen gibi ünlü kişilerin rol aldığı (120) filminin yönetmeni Murat Saraçoğlu ile senaryo yazarı ve müzik yapımcısı Özhan Eren'e, EÇKUM Derneği olarak teşekkür ediyoruz."

"FİLMİN VAN'DA ÇEKİLMEMESİ ÜZÜNTÜ VERİCİDİR"

"Van'da yaşanmış tarihsel bir hikayeden yola çıkılarak çekimlerine başlanan 120 adlı kahramanlık filminin, Van tarihi açısından büyük önemi ve değeri vardır" diyen Kali, Van'da olayın geçtiği yıllara uygun tarihi mekan kalmadığı için filmin, kültürel ve mimari özelliğini koruyan Karabük'ün Safranbolu ilçesinde çekiliyor olmasının, Vanlılar için üzüntü verici olduğunu bildirdi.

Filmde Van kültürü, Van kenti ve yaşantısının gerçeğe yakın yansıtılacağına inandıklarını ifade eden Kali, şöyle devam etti: "Tarihi Van evlerinin korunmaması bizim hatamızdır. Vanlı 120 yürekli çocuğun, körpe bedenleriyle yazdığı eşsiz dramatik kahramanlık destanı, 120 filmi ile hak ettiği değeri bulacak, çocuklarımızın ruhları şad olacaktır. Bu film, tarihe ışık tutmak, hafızaları tazelemek adına önemli ve değerli bir projedir."

Filme konu olan, 120 Vanlı çocuğun hüzünlü ama gururlu kahramanlık hikayesinin, Hikmet Ilgaz tarafından kaleme alınan "Şark Yıldızı- Esir Cami Müslümanları" belgesel romanında yer aldığını kaydeden Kali, 11 Eylül 2007 günü Van'ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de bu belgesel romanın armağan edildiğini söyledi.

İkram Kali, filmde bazı rollerde Vanlı çocuklara yer verilmesini umut ettiklerini anlatarak, "filmde yer alan kış sahneleri, çocukların donma sahneleri Van'da çekilebilir. Ayrıca Van halkını, meslek odalarını ve sivil toplum kuruluşlarını, (120) filminin senarist ve yönetmenlerine destek mesajı göndermeye davet ediyoruz" dedi.

7 Şubat 2008 Perşembe

Özge Özberk: Digiturk Röportajı

Son dönemde yıldızı parlayan ve başarılı projelerde yer alan Özge Özberk,yoğun temposundan vakit ayırarak sorularımızı yanıtladı.

Belgesel ve haber kanalları dışında neler seyrediyorsunuz?
Son üç senedir pek bir şey seyretmiyorum.Özellikle takip ettiğim bir şey yok.Ama yabancı dizilerden denk geldiğim olursa onlara bakıyorum.

Hangi diziler peki?
Lost'u kaçırmadan seyrediyorum.Arada bir Nip/Tuck'a bakıyorum.Bir de denk gelirsem İnside The Actors Studio'yu kaçırmamaya çalışıyorum.İnanılmaz bir değer...

Digiturk uzaktan kumandanızın en çok hangi tuşunu kullanıyorsunuz?
İnfo tuşu

Unutamadığınız sitcomlar var mı?
Everybody Loves Raymond ve Will&Grace'e denk gelirsem seyrediyorum.

Çocukken sevdiğiniz çizgi diziler?
İki sene öncesine kadar, South Park'ı izlemeden mümkün değil hafta sonu geçmezdi(gülüyor).

Keşke ben de oynasaydım dediğiniz bir dizi var mı?
Kesinlikle "LOST"...

Hayatınız bir TV dizisi olsaydı adı ne olurdu?
Kelebek olurdu herhalde.O kadar güzel geçiyor ki her şey,bir anda bitecek diye bekliyorum.Kelebeğin de ömrü kısacıktır ve olgunluk dönemini inanılmaz bir güzellikle yaşar ya...Ben uzun yaşamaya niyetliyim ama Kelebek olabilirdi.

Kendinizi televizyonda ilk olarak ne zaman gördünüz?
1992'de Defne Samyeli'nin bir programı vardı.

Uyumak için ne seyredersiniz?
Tercih etmiyorum...

Şahit olduğunuz ve unutamadığınız bir televizyon gafı var mı?
Yok sanırım.Gaf yakalayacak kadar televizyon karşısında kalmıyorum(gülüyor)

"Mavi Gözlü Dev"'e geçersek size bu projede ben de olmalıyım dedirten neydi?
Nazım Hikmet tabi ki.Ve inanılmaz bir oyuncu kadrosu olması.

Gerçek hayatta yaşamış bir karakteri canlandırmak neler hissettirdi?
Kendinize ait yorumlayamadığınız bir şey.Nazım Hikmet'in isminin yer aldığı bir şey.Ve herkesçe bilinen birinin oynanıyor olması, ete kemiğe bürünüyor olması,insanların fikirlerinin olması,tabi ki bir handikap.Ama Münevver'in benim için özel anlamı ve yeri var; çok fazla bilinmiyor,sadece isim olarak ve Nazım'ın eşlerinden biri olarak biliniyor.Ama o dönem için evli olmasına rağmen hapishaneye gidip aşkını itiraf etmesi, çocuğuna rağmen aşkının peşinden koşması, ülke değiştirmesi, her şeyini geride bırakması, o dönemin radikal davranışlarından birini sergilemesi benim kabul etmemde ve Münevver'i tanımamda çok büyük artı oldu.O yüzden Münevver, benim için o özel bir yere geçti.

Rolünüze hazırlanırken özellikle dikkat ettiğiniz bir detay var mıydı?
Özellikle bir detay yoktu.Çünkü zaten Biket hanım,yönetmenimiz,her şeyi en ince detayına kadar net bir şekilde açıklamıştı.Ve zaten dediğiniz gibi yaşamış birini canlandırmanın en önemli tarafı,makyajdan geçiyor olması.Çünkü tanımıyorsunuz,geçmiş yıllarda yaşamış,herhangi bir tanıdığıyla görüşemiyorsunuz.Sadece fotoğraflardan o duyguyu aktarabiliyorsunuz.Duruşuyla,bakışıyla olabilir.Yani sadece onun nasıl bir kadın olabileceğini hayal edebiliyorsunuz.

Genelde dönem dizilerinde rol alıyorsunuz,bilinçli bir tercih mi?
Bilinçli bir tercih değil,tesadüf hiç değil.Gelen projeler arasında en iyileri genelde hep dönem işleri oluyor.Kalite ve özellikle hikaye anlamında dönem dizilerinin bir şeyler anlattığına inanıyorum.Hem ben öğreniyorum hem de seyredenler insanlar mutlaka bir şeyler öğreniyorlar.Bunlar benim seçmemde artı oluşturuyor ama kesinlikle tesadüf olarak saymıyorum.Tamamen seçilmiş işlerdir hepsi...

Tiyatroya devam ediyor musunuz?
Bana Bir Şeyhler Oluyor bittikten sonra iki senedir tiyatro adına hiçbir şey yapmadım.Ama inşallah önümüzdeki sezon tiyatro ile bir arada olmak istiyorum...

Dizi setleri mi,sinema perdesini mi yoksa tiyatro sahnesi mi sizi daha çekiyor?
O kadar farklı ki tatları.Sinemada hep olmak istiyorum, sahnede hep olmak istiyorum,sahnede hep olmak istiyorum.Dizi para kazanmak anlamında ve sizi hızlı geliştirdiği için çok önemli.Ama illa ki bir tercih yaparsam,tiyatroyu çok özlediğim için tiyatro diyeceğim.

Son dönem projelerinizden bahseder misiniz?
Şu anda Van'dayız ve 120'nin çekimleri bitiyor.Onun dışında Sinekli Bakkal'ın çekimleri devam ediyor.Ayrıca G.O.R.A'nın devam filmi A.R.O.G çekimleri başlıyor...

Biz iki kardeş büyüyene kadar hiç ayrılmadık



Özge ve Özgür Özberk kardeş olmanın avantajını yaşayan şanslılardan. Üniversiteye gidene dek aynı odada kalan, zevkleri her konuda uyuşan iki kardeş, Hülya dergisine çocukluklarını ve oyunculuğa nasıl başladıklarını anlattı. Çok renkli pozlar eşliğinde....

Biz hep arkadaştık
Özgür Özberk:
Ben Özge'den iki yaş büyüğüm. Onun ağabeyi olduğumu ilk kez şöyle idrak etmiştim. İlkokuldaydım, Özge de birinci sınıfa başlayacaktı. Babam bana 20 lira vermişti ve "Al bu parayı kardeşine ver" demişti. Aslında öyle bir şey yapmasına gerek yoktu. Biz onunla her zaman arkadaştık çünkü.
Özge Özberk: Özgür'den küçük olmama rağmen bana abla muamelesi yapılıyor. Ondan büyük gösterdiğimi söylerler hep. Bende yılların yorgunluğu var. (Gülüyor)

Hep Özgür'e takılırdım
Özge: Üniversiteye kadar Özgür'le aynı odayı paylaştık. Bu bize paylaşım avantajı getirdi. Zevklerimiz aynıydı, müzik dinleyerek ders yapardık. Onlar futbol oynamaya giderdi, peşlerine takılırdım. Hiç, 'gelme, biz erkek erkeğe gidiyoruz' demezdi.
Özgür: Özge çok çekingendi. Ben çocuklar top oynuyorsa aralarına girip "Ben de oynayabilir miyim" derdim.
Özge: Ben ise hep kenarda çağırılmayı beklerdim, her zaman çağrıldım da. İş hayatımda da öyle oldu. Özgür her şeyi isteyerek elde etti. Bana "İstemezsen vermezler" derdi. Bense istediklerime kimsenin kapısını çalmadan ulaştım.

Özge'ye bakıp iç çektim
Özge: Özgür İstanbul Üniversitesi Elektronik Mühendisliği okudu. Ben de İstanbul Ünivesitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'ne girdim ama aynı dönem tiyatroya da başlamıştım. Eğitim almak için Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne geçtim. Ama orada sorunlar olunca atıldım.
Özgür: O dönem bir tanıdığımızın arkadaşının ajansı vardı, bizi tanıştırdı.
Özge: TV dizilerine yüz arayan bir cast ajansıydı. İlk bana teklif gelmişti. Üniversiteye giderken, BKM diye bir tiyatro kurulduğunu söylediler. Seçildim ve 10 yıldır aynı ekipteyim.
Özgür: Ben de kıskançlık değil ama 'ne güzel ya' diye iç çekiyordum. Bana ilk dizi teklifi geldiğinde "Okulum var" demiştim ama aklımın bir köşesinde Özge'nin bulunduğu ortam vardı. Diziye girince beğenilmek hoşuma gitti, devam ettim.

Film yapacağım
Özgür: 'Çemberimde Gül Oya' için ilk adımı ben atmıştım. 'ABD'den geldim bir şeyler yapmak istiyorum' demeye gidecektim.
Özge: O gün Özgür'le yapım şirketine gittik ve onlar görüştükten sonra yapımcı Tomris Giritlioğlu beni de kadroya almak istediğini söyledi. 'Çemberimde Gül Oya'dan teklif almam, aslında Özgür'ün sayesinde oldu. Sonra Özgür bir arkadaşının yanına ABD'ye gitti. Telefonla olanı biteni anlatıyordum; G.O.R.A.'yı, tiyatroyu... "Geliyorum" dedi.
Özgür: Burada kendimi göstermek istiyorum. Senaryosunu yazıp, yönetmenliğini, oyunculuğunu ve müziklerini yaptığım bir film çekip ABD'ye döneceğim.

Yılın Düğünleri 2007


Geçen yıl müzik,moda,sinema ve televizyon dünyası için murada erilen bir yıl oldu.Hayatlarının ortak 'Evet'i için 2007'yi seçen ünlüler kimlerdi dersiniz?Sayfaları çevirmeye başlayın o zaman.Özge Özber,Ece erken,Anjelika Akbar,Ozan Doğulu ve Gamze Saraçoğlu...O unutamayacakları 'özel günü' sizlerle paylaşıyor

14 Temmuz 2007

Oyuncu Özge Özberk,maden işletmeciliği yapan eşi Hayim Sadioğlu'nu gördüğü an,"Tamam,işte bu adam evleneceğim adam"dediğini hatırlıyor

Yaklaşık 3,5 yıl özce 'Deep Dish'konserinin Venue'deki partisinde tanışıyor Özge Özber(29) ve Hayim Sadioğlu (36)."Özce çok iyi arkadaş olduk.Sonra aşk başladı" diye neşeyle anlatmaya başlıyor Özberk.3,5 yıl süren bir beraberlikten sonra beklemedik bir anda evlenme teklifi alıyor."New York'taydık.O gün alışveriş etmiş ve çok yorulmuştuk .Yemekten sonra da eve gitmek için can atıyordum.Hayim 'Central Park'ta bir fayton gezisi yapalım mı? dedi.Şaşırdım.'Gecenin bu vakti orada ne işimiz var? dedim.Ama ısrar etti.Bende 'Peki' dedim.Oraya vardığımızda tam arkam ona dönükken aniden evlenme teklif etti ve yüzüğü çıkardı.Çok romantik bir andı benim için," diye anlatıyor.Çift Kemer Country'de bir kır düğünü ile evleniyor.Gelinin şahidi doğumuna giren doktor Selehattin Yılmaz,damadın ise amcası Moris Sadioğlu oluyor.Özberk,Pronovias'tan gelinlik,Sadioğlu Giorgio Armani'den damatlık giyiyor."Hayimi'in ölçüsüne uygun kıyafet çok zor bulundu.Neredeyse dünya üzerindeki tüm Giorgio Armani'lere soruldu ama bir türlü bulunamıyordu.Nikaha iki gün kala Amerika'dan bize ulaştırmayı başardılar sonunda," diye o sitresli bekleyişten bahsediyor.


Diğer In Style Haberleri için tıklayınız...

Alıntıdır...

"Eteğimdeki taşları bir diziyle ortalığa döktüm"


Halide Edip Adıvar'ın romanı 'Sinekli Bakkal'dan uyarlanan televizyon dizisinde oynayan Özge Özberk,bu ay vizyona girecek olan '120' filimindeki oyunculuğuyla da dikkatleri bir kez daha üstüne çekecek.

"Çemberimde Gül Oya" dizisinde canlandırdığı 'Yurdanur' karakteriyle büyük kitlelerşn beyenisini toplayan Özge Özberk,şu aralar Halide Edip Adıvar'ın romanı "Sinekli Bakkal" da oynadığı Rabia karakteriyle dikkatleri çekiyor.Özberk,dizinin dışında bu ay vizyona girecek olan '120' isimli sinema filmiyle d kendinden çok söz ettirecek.Kurtuluş Savaşı yıllarında geçen ve Van'ın kurtuluşunu konu alan filmin yönetmeni Özhan Eren.Başrollerde Özge Özberk'in dışında Cansel Elçin,Emin Olcay,Burak Sergen ve Ahmet Uz gibi isimler bulunuyor.Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro bölümü mevzunu Özge Özberk 1989 yılında oyunculuğa Bizimkiler dizisiyle başaldı.Daha sonra Bizim Ev,Sır Dosyası gibi çeşitli televizyon dizilerinde oynadı.Ama en çok Çemberimde Gül Oya,GORA ve Babam ve Oğlum'daki rolleriyle çıkış yaptı.Yaklaşık 19 yıldır oyunculuk yapan Özge Özberk,tabir-i caiz ise kariyer basamaklarını sessiz ve derinden çıkıyor.Bir dönem adı oynadığı filmlerdeki ünlü isimler anılsa da genel anlamda sansasyonlardan ve dedikodulardan uzak,sakin bir hayat sürüyor.Basına malşzeme vermiyor ve yapılan röpörtajlarda da suya sabuna dokunmayan cevaplar veriyor.Geçmişte onunla yapılan röpörtajlarında çok cici,ölçülü ve sakin bir karakter çizen güzel oyuncu,benim kışkırtıcı sorularımada aynı şekilde cevaplar vererek tavrını bozmadı.Çoğu,dönem filmi ve dizi olan senaryolarda oynamasına rağmen politika yada kısa tarihimizle hiç ilgilenmedğini gözlemlediğim Özberk'in sanırım ben biraz fazla üstüne gitmişim...

Sinekli Bakkal dizisindeki rolünüzden memnunmusunuz,nasıl gidiyor?
İki ay önce başladık.Biraz zorlu bir set oldu.Çok yoğun çalışıyoruz.Oyuncuların çoğu tiyatrocu,çok iyi bir kadro ile çalışıyoruz.O anlamda çok mutluyum.Roman zaten bir kült roman.Ben de sesi inanılmaz derecede güzel olan Rabia karakterini canlandırıyorum.Baskıcı,dinci bir dedenin torunu aynı zamanda.

Her yıl sizinle yapılan röpörtajlarda artık sizilerde oynamayıp ara vereceğinizi söylüyorsunuz ama her sezon yeni bir dizi ile karşımıza çıkıyorsunuz....
Evet.Geçen sezon 'Geniş Zamanlar'da Ayşe Kulin ve Zuhal Olcay faktörleri vardıdiziye 'evet' demem için....Bu yıl da Halide Edip Adıvar'ın kült romanı Sinekli Bakkal sözkonusu.Nasıl karşı konulabilirki!Bu kadar iyi bir senaryo bu kadar mükemmel bir cast..Her şey çok mükemmel.

Romanın kendisimi yoksa kadro,yönetmen ve senaryomu asıl sizi çeken?
Sinekli Bakkal başlı başına yeterliydi.Tabi ki karşınızda iyi oyuncuların olması ve senarist çok önemli.Herkesin bildiği bir romanı senaryolaştırmak büyük kayıplara yol açabilir.Çünkü dizide sadece diyologlara dayalı herşey.Ama senaristimiz bunu çok iyi başardı.Bu da projeyi kabul etmemdeki bir diğer etken.

Bu sezon eski sezonlardan uyarlanmış diziler görüyoruz.'Yaprak Dökümü' ile başladı.Sonra 'Dudaktan Kalbe',şimdi de sizin diziniz...Bir furya halinde...Biri tutunca diğerleri de aynı yolu izliyor.Bu durum sizi tedirgin ettimi?Çünkü belki diğerlerinin yakaladığı reyting başarısı kıskanılarak böyle bir şey yapılıyor...
Hiç öyle bir şey yok.Çünkü bu çok eski bir proje.Tamam bir dönem vurdulu kırdılı bir dizi dönemi vardı.Şimdi böyle filmler furyası var.Çünkü artık insanlar böle şeyler görmek istiyor.Çok uzaklaştık bazı değerlerden.Yaprak Dökümü'nün başarısı aile kavramını anlatmasından geliyor.

Roman neredeyse 90 yıl önce yazılmış.Baskıcı bir dededen ve aileden bahsediyoruz...
Doğu batı sentezi konu alııyor.Batılılaşmaya başladığımız ilk zamanlarda,Abdülhamit döneminde geçiyor hikaye.Çelişkiler anlamında sınıfsal farklılıklar,idealler anlamında günümüze çok yakın bir şey.Karanlık basınca akşam eve gitmek zorunda olan bi dolu kız var hâlâ....

90 yıl önce yazılmış bir romanın içinde işlenen ve modern ülkelerin çoktan hallettikleri konuların hala günümüzde yaşanıyor olmasını çok ironik buluyormusunuz?
Kesinlikle...Çok uzağa gitmemize gerek yok.Hâlâ aynı şeyler yaşanıyor.Benim çocukluğum bir sitede ki 30 çocukla kapının önünde geçti.Ama camdan bakan ve ailesi tarafından dışarıya bırakılmayan bir kız arkadaşım vardı.Biz dışarı çıkar kardan adam yapar,oynardık.O bize bakar ve gelemediği için camda ağlardı.Çok var içimizde.Şimdi bu 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyası ne kadar başarı kazandıysa bu hikayede de var buna benzer bi şey.Kız üniversiteye gitmek istiyor ama dede göndermiyor.

Siz o kampanyaya destek veriyormusunuz?
Her an her zaman!

Destek verdiğiniz başka sosyal sorumluluk kampanyaları var mı?
Bütün kanallara konuk olarak gidiyorum.Kendimce yardım da yapıyorum.İleride inşallah yeterli maddi durumum olunca kesinlikle bu yönde bir yatırım yapacağım.

Okul yaptırmak gibi mi?
Kesinlikle.Böle bi şey istiyorum.

Şimdi maddi sebeplerden dolayı okuyamayan çocuklara da yardım edebilirsiniz,çok beklemenize gerek yok...
Tabii.Ama bu tip şeyler söylenmemeli.Bir kişinin bile idealini yerine getiriyor olması önemli.O kadar çok önemli cevherler var ki o çocuklar içinde."Ben hastalıktan kurtulamıyorum ama doktor olup böyle hasta çocuklara bkmak istiyorum"diyorlar mesela....

Genelde dönem dizileri ve filmlerinde oynuyorsunuz.Bazıları ağır politik eleştiriler içeriyordu.Sinekli Bakkal da karışık bir siyasi döneme geçiyor.Peki politikayla ilgilenirmisiniz?
Hayır ilgilenmiyorum.

Ama en azından Sinekli Bakal dizisinden yola çıkarak 100 yıl geçmesine rağmen ülkemizde hâlâ aynı gerici meselelerle uğraştığımıza dair biraz düşünmüssünüzdür herhalde?
Türkiye'de yaşıyoruz.Çelişkili bir dönemden geçiyoruz.Özellikle savaşlar ve şehitler beni çok üzdü herkes gibi.Bazen bu konuyla ilgili geçmi kalındı diye düşünüyorum.Bizim bilmeiğimiz nice şehitler de olmuştur.Bende bu anlamda sınıra asker çıkarılmasının,müdahalenin geç kalındığını düşünüorum.Bu feryatlar figanlar çok acıttı hepimizi.Zararın neresinden dönesek kardır diye düşünüyoruz ama bu kadar kayıp olması çok büyük kayıptı.Anneler babalar 'Bu toprak için' dedi ama biraz erken müdahele gerekiyor.

Yani tek çözümün askeri müdahele olduğunu m düşünüyorsunuz?
Askeri müdahale değil,tamamen erken müdaheleden bahsediyorum.Yani bu toprakların korunmasından.Bunun için biliyorsunuz Cumhuriyet mitingleri oldu.Milyonlarca insan sokağa döküldü.Herkes bunun bilincinde.AMa bunun müslümanlık politikası olduğunu düşünmüyorum.Tamamen Cumhuriyet ile alakalı olduğunu,o biliçte olduğunu düşünüyorum.Çok sayı da sönem dizisinde de bunu birebir yaşadım,gördüm.Bununla ilgili de çok araştırma yaptım.Şu an bile 'hadi gidiyoruz' dense hepimiz gideriz.Bunu yaşadık;gördük;bilincindeyiz.Ama yapılması gereken şeyler,belki politik anlamda,biraz geç kalındığını düşünüyorum.

Yani askeri müdahele değilde politik arenada yapılacak hamlelerin geç kalındığını mı söylemek istiyorsunuz?
Evet.Müdaheleler anlamında geç kalındığını düşünüyorum.Çünkü zaten hepimiz 'hadi gidiyoruz' dense gideriz,savaşırız!Milyonlarca insan bu topraklar için zaten yapar.Ülkemizi koruma anlamında biraz geç kalındığını düşünüyorum.Ama şu an çok başarılı sonuçlar alındı neyse ki,bu da mutlu edici bir sonuç.

Peki üst üstte dönem dizileri ve filmlerinde oynamak sizin tercihiniz miydi yoksa projeler öyle mi denk geldi?
Öyle denk geldi.'Çemberimde Gül Oya'dan önce 6 yıllık oyunculuk geçmişim vardı 'Bizimkiler' dizisinden.10 yıllık BKM tiyatro geçmişim vardı.Orada bütün öğrendiklerimi,eteğimdeki taşları 'Çemberimde Gül Oya' dizisiyle ortalığa döktüm.O da bir dönem işi olduğu için insanlar 'Özge Özberk,dönem filmlerine ve dizilerine uyuyor' dediler.Ondan sonra gelen teklifler de o yönde oldu.

Yakın zamnda Kurtuluş Savaşı döneminde geçen '120' isimli bir dönem filmi yaptınız yine....
Evet.Daha dün akşam dublajını yapabildik.1914-18 döneminde Van'ın kurtuluşu ile ilgili bir film.Çok güzel bir film oldu.

Takip ettiğim kadarıyla ayakları yere basan,munis,aklı başında karakterleri canlandırıyorsunuz genelde.Eminim sizin tercihiniz değildir ve gelen teklifler bu yöndedir,ama sormadan edemiyeceğim.Hiç tam da bu ynadığınız karakterin zıddı ,oyunculuğunuzu zorluyacak farklı rollerde oynamak istermisiniz?
İsterim ama dizide değil,çünkü yalan olur.Dizide seyircinin sizi otutturduğu bi kalıp var.Ama sinemada yadırganmaz.

Dizide yadırganacağı için mi istemiyorsunuz farklı bir karakter oynamayı?
İstemem diye bir şey yok.Böyle bir proje gelirse ve aklıma yatmışsa sonuna kadar yaparım.Ama seyirciler bunu kabul etmez.Hiç bir dizi yapımcısı zannetmiyorum ki beni şimdiye kadra oynadıklarımın dışında bir role uygun görsün.Çünkü bu yanlış bir cast olur.Sinemada her şekilde bu olur.Seyirciye seçerek gidiyoruz.Size öyle gelmez mi dizide?

Kesinlikle gelmez!Karşımda bir oyuncu olduğunu biliyorum.Geçekle hayali niye karıştırayım!
Seyirciye gelmiyor.İnsanların alıştığı bir karakter var.

Ama bu bir oyuncu için olabilecek en kötü şey diye düşünüyorum.
Dizi için değil.Çünkü sizin seçiminiz bu dizide oynamak.Oynamayabilirsiniz de.Dizi seyircisi sizi öyle kabul ediyor.

Bu durumda sizi hep o role hapsdiyor dizi seyircisi?
Dizi anlamında evet.Dizi anlamında tercih meselesi ama beni sıkan bir şey değil bu.Sitcom'da ya da komedi de yadırganmıyor farklı bir karakter oynadığınızda.Ben böyle bir şey yaptım ve iyi tepkilerde aldım.Ama dizide yanlış bir cast olur benim açımdan sinemada deil tabii ki.

Tekrar Sinekli Bakkal'a dönersek.Rabia Kur'an okuyor...
Evet,çocukluğu Kur'an ile geçmiş.Sesi de çok iyi olduğu için Sinekli Bakkal'daki evlere mukabelelere gidiyor,ilahiler okuyor,kasideler okuyor ve para kazanıyor aynı zamanda.

Tüm dünyada olduğu gibi bizde de muhafazakarlık prim yapıyor.İktidarda da kendisine dini referans alan bir parti var.İnsanlar çıkıp 'muhafazakar eşcinsel' olduklarını söyleyecek kadar ileri götürebiliyorlar bu trendi yakalamak için.Bu dizi de bana o rüzgarla haraket ediyor gibi geliyor.Yani batı kültürü ile doğu arasındaki çatışmalar,Kur'an okuyan iyi bir aile kızı...Dizinin oynadığı kanal muhafazakarlığıyla ünlü TMSF yönetiminde halihazırda.Sanki bu dizi o furyanın rüzgarından beslenmeye çalışıyor gibi geliyor bana...
Hiç alakası yok.Sinekli Bakkal'ı okusaydınız keşke...

Sinekli Bakkal'ı çocukken okudum ama her ayrıntısını hatırlamam mümkün değil.Önemli olan burda ayrıntılar değil....
Bu diziyi bir çok kanal istiyor.Atv'nin çok istediği bir projeydi.Din,tutuculuk ve Kur'an anlamında hangi kanlda olursa farketmez,Müslümanlık politik çerçevesinde kabul edilecek bir dizi değil.

Ben zaten tutucu bir roman olduğunu söylemedim.Ama Kur'an okuyan muhafazakar bir aile kızı olan Rabia karakterinin son dönemde esen muhafazakarlık rüzgarı sebebiyle daha sevimli,sempatik geleceğini ve daha kolay kabul edilebileceğini söylüyorum.Yoksa romanın tam tersine tutucu bir düşünceyi empoze etmediğini biliyorum.
Kitleye yönelik bir şey değil.Benim yer aldığım projeler zaten A ve B grubuna hitap ediyor.

Tekrar Rabia'nın Kur'an okumasına dönersek.....
Kur'an değil.İlahi ve kasideler okuyor.Birebir Kur'an geçmiyor.

Siz birkaç hafta önce bu dizi ile ilgili yapılan bir röpörtajınızda 'Ben Kur'an okuyorum normalde' demişsiniz....
O yanlış anlaşldı."Rabia karakteri Kur'an okuyor.Siz bu rol için Kur'an okuyacakmısınız?" diye sordular.Ben de "Rolde özellikle Kur'an okuma sahnesi yok.Ama ilkokuldan beri anneannemin öğrettiği bir şeydir bu.Ben Kur'anı Arapça okuyabiliyorum"dedim.Orda "Rabia için yeniden Kur'an okumaya başladı" denmiş sanki ben Kur'an okumaya ara vermişim gibi.İlkokuldan beri öğrendiğim bi şey...Kur'anı Arapça harfleriyle okuyabiliyorum.Ama bu her akşam açıyorum Kur'an okuyorum anlamı taşımıyor.Arap harflerini biliyorum;doğal olarak Kur'anın Arapçasınıda okuyabiliyorum.Ama rol ile alakası yok.Kişisel bir şey.

Çok özel olacak ama kendinizi dindar olarak atfedermisiniz?Cevap vermek zorunda değilsiniz...
Dindar değilim.Çok hayal ederim ve isterim.Çok içten ve çok inançla istediğim şeyler hayatta hep gerçekleşti.İstediğim her şeyi elde ettim çok şükür.Çok içten dilemekle alakalı.Kendimi kötü hissettiğimde yasin okurum.Ama bu benim iç huzurumla ilgili.Dindar sayılmam.

Peki bu meseleyi kapatalım.Mayıs ayında Cem Yılmaz ile tekrar AROG'un çekimlerinde olacaksınız....
Evet.İki üç hafta önce teaser'ını çektik.Mayos ayında çekimler başlıyor.GORA'nın devamı ama hikaye tamamen İlk Çağ'da yani Taş Devri'nde geçiyor.

"Ben çok normal koşullarda yaşayan bir insanım.Hayatımda neyin sırası geldiyse onu yaşamışımdır." diyorsunuz.Hiç asi biri olmadınız mı hayatınızın bir döneminde?
Her şeyin bir sırası var hayatta.Hayatımda her şey düzenli gitti.Çok erken yaşta başladım bu işe...

Sadece kariyer anlamında değil kişisel tarihinizle ilgili bir soru.Sizi tanımıyorum ama sakin,düzgün,kendiyle barışık bir kişiliğiniz var gibi.Yani oynadığınız rollerdeki gibi.Hiç asice otoriteye karşı geldiğiniz bir dönem olmadı mı?
Hiç olmadı.Asilik yapmak iateklerinizin yerine getirilmiyor olmasına karşı yaptığınız bir davranıştır.Ben hayatımda istemediğim hiç bir şeyi yapmadım.Bizim ailede şöyle bir şey vardır."Bize göre senin yaaptıkların şu sebeplerden dolayı yanlış.Ama tercih yinde senin!" demişlerdir.Hep seçeneklerim oldu.Yolumu hep kendim çizdim.O yüzden asilik yapacak bir şey yoktu.

Okulda da mı olmadı?
Yok.Hiç sorunlu bir gençlik ve çocukluk dönemi yaşamadım.

Dizi oyuncusu olarak kalmak istemiyorum demiştiniz bir röpörtajında...
Evet 4 yıl önce söyledim.

Tiyatroyu çok önemsiyor ve ön planda tutuyorsunuz.Ama durmadan dizilerde görüyoruz sizi.Maddi sebeplerden dolayı mı hayır diyemiyorsunuz dizilere...
Hayır.İyi projeler geliyor.Maddi anlamda da iyi şeyler oluyor tabii.

Bu diziler tiyatrodan alıkoyuyor mu sizi?
Koyuyor.Geçen sene Hamlet'i sahneye koyacaktık.Emre Kınay yönetiyordu.Vahide Gördüm,Sinan Tuzcu vardı ekipte.Ama 3 prova ile sonlandırdık çünkü herkesin dizisi vardı,olmadı.

Klasik bir soru olacak ama oyunculukta sınırlarınız var mıdır?Soyunur musunuz?
Bu size karşı değil ama bence çok saçma bir soru.Kayda girdiğiniz zaman zaten kendiniz değilsiniz.Eğer orda sağlam bir hikaye varsa ve o sahneler bu hikayeye bir şey katıyorsa tabi ki oynarım.İkna olursam tabii ki oynarım.

Siz bu soruyu her ne kadar saçma bulsanız da soyunmam,gay'i oynamam diyen oyuncuyla kaynıyor ortalık...O zamn bu insanlarda saçmalıyor mu?
Tercih meselesi Koskoca Kadir İnanır bile kadın kıyafeti giydi oynadı.Oyuncu çünkü.

Özetle,bir oyuncu rolünün gereği neyse onu apar,kurallar koyması saçma diyorsunuz.
Evet.Ama o sahneye,o projeye bir katkısı varmı yan gerekli mi? O sahneye reyting kazandırsın diye diğil yani.Buna izin vermem.Bunu bilmem hissetmem lazım.

Geçtiğimiz yaz bu camiadan olmaya biriyle evlendiniz.Eşinizin bu olaylara bakışı nasıldır.Sorun çıkarır mı evde?
Yani ben bir oyuncuyum sonuçta.O benim dediğim her işe ve karara saygı duyar.

Eşinizle nasıl tanıştınız?
4,5 senelik bir geçmişimiz var.Bir partide tanıştık.Ünlü bir DJ gelmişti orada tanıştık.

Bu camiadan birini istemiyorum demiştiniz ve öylede oldu galiba...
E zor tabii ki.O dönem öyleydi.İki kişinin aynı işte olması iyi değil.Set saatleri belli değil.Eşlerden birinin normal bir iş düzeni var siz ona uydurabiliyorsunuz.Ama iki koldan aynı iş yapınca çok zor.Sağlıklı bir ilişki olmuyor.

Aynı camiadan olunca basın çok üstünüze geliyor galiba...
Uzun zamandır tanınmış biriyle birlikte olmadığım için basının üstüme geldiği bir dönem olmadı.

Sevgililer gününe nasıl girceksiniz?
Görüşebilirsek eğer güzel bir program yaparız.Telefonda "Arkadaşım n'apıyorsun yılbaşında?Bir görüşelim telefonun var bende" şeklinde konuşuyoruz.O kadar az görüşüyoruz ki bu duruma geldi."Severken kardeş oldular" meselesi yani.Bu aralar çok yoğunum çok az görüşüyoruz.Sabah 8'de başlayıp ertesi sabah aynı saatlere kadar çalışıyoruz.İş zıvanadan çıkmış durumda.O yüzden yapımcılar mı,senaryo yazarları mı,oyuncular mı artık birileri biraraya gelip isyan çıkaracaksa,bir an evvel çıkarması gerekiyor!

Hollywood'daki grev size de esin kaynağı olur mu dersiniz?
Olur inşallah!90 dakika düşürülmeli.Çünkü ertesi güne yetiştirmekten akıl sağlığımızı kaybedeceğiz.İnsanlar sürmenaj oluyor.

İsyanı belki siz başlatırsınız belli mi olur!
İnşallah...

Özel hayatınızda gelecekle ilgili projeleriniz neler?çocuk istiyormusunuz mesela?
Evet,yaştan kaynaklı artık çocuk çok istiyorum.Bir iki sene daha geçerse o sabrı bulamayabilirim diye düşünüyorum.Yakın gelecekte,en geç 3 sen içinde çocuk istiyorum.

Kariyerinizle ilgili planlarınız nelerdir?
Çok ileri tarihlere kariyer planı yapamıyoruz.Ancak elimizdeki projelerin gidişatı ile ilgili plan yapıyoruz."120" sinema filmi 15 şubat ayında vizyona giriyor.Çok iyi bir film olmuş.İnşallah hakettiği başarıyı da yakalar.AROG var çekeceğimiz.Önümüzdeki sene ii işler olsun inşallah.


Alıntıdır, Hazal'a teşekkürler...

2 Şubat 2008 Cumartesi

Sinekli Bakkal sansür kurbanı mı?


Kısa bir süre önce yayından kaldırılan, başrolünü Özge Özberk'in oynadığı Sinekli Bakkal dizisi hakkında inanılmaz iddialar...

Halide Edip Adıvar'ın klasikleşen romanı Sinekli Bakkal, ATV'de dizi haline getirilmişti. Ancak dizi yayından kaldırıldı. Bu yayından kaldırılmasının asıl nedeninin ,kanal yönetiminin Şemsi İnkaya'nın canlandırdığı gerici baba karekterinden hoşlanmaması olduğu iddia edildi.

"Halide Edib'in kalemi kırılmıştır"

Dizinin senaristi Gökhan Aktemur, iddiaları doğrulayarak " Halide Edib'in kalemi kırılmıştır.Ancak bunun sebebi ratingler değildir. Kanal dizinin tanıtımını yapmamış, tekrarlarını asla yayınlamayarak bu önemli projeyi görmezden gelerek ölüme terk etmiştir. Ayrıca herkes bilir ki, edebiyat uyarlaması gibi kimi nitelikli projelerin seyirciye geçmesi biraz zaman alır. Yaprak Dökümü, Hırsız Polis buna örnek gösterilebilir. Dizinin çekimlerine müdahalede bulunulduğu doğrudur. 1. ve 2. bölümleri tekrar izleyebilen herkes aradaki farkı görebilirsiniz. 2.bölümün kimi sahneleri tekrar çektirilmiş ve sonraki bölümlerde de kimsenin bilgisi olmadan bazı sahneler kesilmiştir. Özellikle Şemsi İnkaya'nın canlandırdığı karekterin başındaki takke ve elindeki tesbihin çıkarılması istenmiştir. Halide Edib öyle her döneme uydurulabilecek bir yazar değildir. Cumhuriyet estetiğinin temsilcisi, Türk ve Dünya Edebiyatı'nın köşe taşı olan bu öncü yazarımızın niteliğini kimseyle tartışmayız ve onun temasından da taviz veremeyiz." dedi.
Tarih : 2008-01-22
Kaynak : Hürriyet Kelebek

26 Ocak 2008 Cumartesi

3 Dakikada A.R.O.G.

1.001.711 kişi tarafından izlenerek rekor kıran GORA'nın devamı niteliğindeki 'A.R.O.G' filminin ilk üç dakikası yayınlandı. Ünlü komedyen Cem Yılmaz'ın Ali Taner Baltacı ile birlikte çektiği ve senaryosunu kendi yazdığı dördüncü film olan A.R.O.G.’da Yılmaz, bu kez taş devrine gidiyor.


Kahkaha garantili filmin konusu şöyle: Arif’in uzaydan dünyaya getirdiği ve evlendiği eşi Ceku'dan bir çocuğu dünyaya gelecektir. Fakat doktorlar bu doğuma kesinlikle karşıdır. Ceku'nun ultrason görüntülerinde karnında normal bir çocuk değil de, bir uzay yaratığı olan 'Elyın' taşıdığı ortaya çıkar. Fakat Arif çocuğun doğmasını ister ve eşiyle birlikte doğuma girer... Çocuğu olarak doğan korkunç canavarı kucağına alan Arif, çığlıklar içinde bağırırken, bu korkunç rüyadan uyanır ve ejderhaların hüküm sürdüğü yontma taş devrine uzanan hikaye başlar...

A.R.O.G Film Fragman'ı

Sinekli Bakkal yayından kaldırıldı...

Özge Özberk (Oyuncu):

Dizinin ilk bölümünü kanal yöneticileriyle birlikte izledik. Onların ilk tepkisi bu dizinin bu şekilde olmayacağıydı. ’Bir din adamını bu kadar kötü gösterip sembol olarak da tesbih ve takke kullanamazsınız’dediler. Çektiğimiz takkeli sahneleri koca bir gün yeniden çektik. Sabah 8’den ertesi güne kadar çektiğimiz takkeli sahneyi takkesiz çektik. Reytingimiz 3’üncü bölümden sonra çok iyiye gidiyordu. Ama müdahaleler oldu. Takkesini çıkardılar tesbihini aldılar.


Haberin Devamı .... Diğer oyuncuların yorumları için

21 Ocak 2008 Pazartesi

Sinekli Bakkal 4.Bölüm Özet


Rabia, ömründe ilk kez doğum gününü kutlarken, İlhami baba kızı birbirinden ayırmaya çalışır. Artık Rabia, babası ile dedesi arasında bir tercih yapmak zorundadır. Önünde iki seçenek vardır: yıllardır kendisine bakıp büyüten annesiyle dedesi ve yıllar sonra kavuştuğu babası… Ancak ona seçme hakkı tanınmaz!.. Bu karşılaşma Tevfik ve İlhami arasında yılların öfkesiyle alevlenecek büyük kavganın başlangıcı olacaktır. Tevfik, Rabia’nın kendisinden gizlediği bir şeyi öğrenir: Kızı evlenecektir. “Damat”ın gelip el öpmesini bekleyen Tevfik, diğer yandan ekmeğinin derdine düşmüştür. Mahallede Rabia’nın sözlenmesi ve Tevfik’in dönüşüyle ilgili dedikodular yayılır. Söylentiler Sabit’in de kulağına gidince Rabia’ya vurgun olan bu delikanlı konağın kapısına dayanır. Rabia, hayalini kurduğu yer olan üniversiteye giderken yanında Onur da vardır. Rabia’nın gelişi, Peregrini için sürprizli bir günün başlangıcı olur. Rabia her akşam konaktan çıktıktan sonra gizlice Sinekli Bakkal’a babasının yanına gider. Bu durumu fark eden Onur, Rabia’nın bir sevgilisi olduğunu Peregrini’ye söyler. Tevfik’in mahalleye yerleşmesine tahammül edemeyen İlhami, torununun aileden ayrılmasını önlemek için harekete geçer. Mahalleliyi Tevfik’e karşı kışkırtır. İlhami, Sinekli Bakkal’da beklenmedik bir durumla karşılaşır. Ve çaresiz kalır. Yaşanan olaylar sonrasında herkes büyük yara alacaktır. Çünkü herkesin üstüne titrediği ve bir yandan da sahiplendiği Rabia, akla gelmedik ürkütücü bir serüvenin içinde bulacaktır kendini…

Geniş Zamanlarda Kesişen Hayatlar



Haberleri okumak için lütfen üzerine tıklayınız....

18 Ocak 2008 Cuma

G.O.R.A Fragman




Videoyu izlemek için resme ya da yukarıdaki linke tıklayabilirsiniz...

Özge Özberk'in en cici halleri





50 Soruda Özge Özberk: Alice Harikalar Diyarında


ALiCE HARiKALAR DiYARINDA

Özge Özberk şu sıralar çok heyecanlı.LJünkü biz bu röportajı yaparken büyük aşkıyla evlenmesine sadece 10 gün kaldı.Yani siz bu röportajı okurken o çiçeğŸi burnunda,evli bir kadın olacak.Hayata hep güzel tarafından bakmayı başaran Özberk'le röportaj yaparken hakkında öğŸrenmedik hiçbirşey bırakmadık.

1-İsminizi kendiniz koyacak olsaydınız ne koyardınız?
Hep Harikalar Diyarı'nda kalmak için adım Alice olsun isterdim.

2-Hayatta en utandığŸınız an?
Her iltifat aldığŸımda utanırım.

3-Kaç yaşında aşık oldunuz,adı neydi ve nasıl biriydi?
ilkokuldaydım ama şimdi ismi neydi unuttum...Bir kız daha vardı ondan hoşlanan.Sürekli sorardım ''Onu mu seviyorsun,beni mi'' diye?

4-Bugüne kadar birinin sizin için yaptığŸı en romantik şey nedir?
Sevgilim Hayim'in evlilik teklifi.Detay vermem ama gerçekten çok romantikti.

5-Bir erkeğŸin önce nesine bakarsınız?
Gözlerine sanırım.Çünkü en anlamlı yerler gözlerdir,çok şey anlatır.

6-Sevgilinizin özel eşyalarına baktığŸınız,cep telefonu mesajlarını okuduğŸunuz oldumu?
Bu tamamen karşılıklı güvenle ilgili.Ben sevgilime güveniyorum,hiç aklımdan geçmez özel eşyalarını karıştırmak.Sadece gecenin körü bir mesaj gelirse önemli bir şey olup olmadığŸını sorarım.

7-Sevgilinizin sizi aldattığŸını görseniz...
Eeee...Umarım görmem.Düşünmek bile istemiyorum.Tabii canım kim isterki.

8-Hiç sevgilinizi aldattığŸınız oldu mu?
Hayır.Karşılıklı güvensizliğŸin olduğŸu her yerde aldatma olur.ilişkiiyi aldatmaya iten en önemli neden,güvensizlik ve kıskançlıktır bence.Bu noktada da ilişkiyi bitirmek gerekir.

9-Sevgilinize nasıl hitap edersiniz?Canım,aşkım,hayatım vs...
Bi'taneciim.

10-Bir erkekte en tahammül edemediğŸiniz şey nedir?
Bakımsız olması.Birde aşırı kıskanç erkeğŸe tahammül edemem.

11-Aşkta terk eden mi,terk edilenmisiniz?
Koşullar ne getiriyorsa odur.

12-Aşkın ömrü sizce ne kadar?
Sizi tükettiğŸi kadardır.3-5 yıl diye bi kıstas olmaz.Bence bir ilişki ancak aldatma söz konusu olursa biter.Zaten başka hangi nedenle bitebilirki bir ilişki.EğŸer sevgi ve saygı varsa her şeyin orta yolu budur.

13-En uzun ilişkiniz ne kadar sürdü?
Üœç buçuk yıldır son hızla sürüyor çok şükür.

14-Aşık olduğŸunuzu nasıl anlarsınız,nasıl belirtiler gösterirsiniz?
Bellli etmediğŸimi sanıyordum ama Hayim anlamış.Aşık olduğŸumda enerjim yükselir.Çok oğŸal olurum.Ben genelde hiç dırdır yapmam sıkmam sevgilimi.ilişkimizin bu kadar güzel gidiyor olmasının sebebi biraz da bu olabilir.

15-Hayatınızdaki en büyük hayal kırıklığŸı?
Büyük bir hayal kırıklığŸı yaşamadım.Benim için çok sevdiğŸim insanların hayatımdan gitmesi hayal kırıklığŸıdır.Mesela anneannemin ölümü gibi.''Ödül alamadım'' gibi şeylere üzülmek saçma ve boş geliyor bana.

16-Size kazık atan birinden nasıl intikam alırsınız?
intikam duygum yoktur,sadece ilişkimi keserim.

17-Hiç kapılarıaçtırmak için adınızı kullandınız mı?
Çok gerekliyse,o kapıdan girmek önemliyse,evet kullanabilirim.

18-Sürekli mırıldadığŸınız şarkılar...
Genelde duyduğŸum bütün melodiler takılır dilime ama özellikle bir şarkı yoktur.

19-Hesabıınıza yanlışlıkla 100 bin Dolar yatırsalar ne yaparsınız?
Bu kadar büyük bi yanlışlık bana gelmez.Denk gelse bile sonrasına iki katına patlıyacağŸıma baştan düzeltirim yanlışlığŸı.

20-Birinin arkasından konuşurken yakalandığŸınızda ne yaparsınız?
Bir teşekkür alırım,çünkü eminim kötü konuşmuyorumdur.

21-Kontrolünüzü kaybettiğŸinizde en çok yaptığŸınız şey?
Derin nefes almak,10'a kadar saymak.Sinirim yine de geçmezse,kırabileceğŸim bir şey bulmak.

22-Hangi durumda birine yalvarırsınız?
Zor durumda olan birine yardım edebileceksem...

23-Bir kıyafet balosuna hangi kıyafetle gitmek isterdiniz?
Kesinlikle 70'ler...Çünkü en eğŸlenceli,en civcivli dönem.EğŸlenelim,coşalım.Aman ölümlü dünya!

24-Bugüne kadar yaptığŸınız en çılgınca şey?
Las vegas'ta upuzun ve çok hızlı giden trenlere binmiştim.Trende tepetaklak dönerken çığŸlıkla karışık,Hayime küfürler yağŸdırmıştım ama indikten sonra ''iyi ki yapmışım'' demiştim.

25-Dünyada herhangi bir yer olsaydınız neresi olurdunuz?Neden?
ibiza.insanlar ibiza'yz sadece ve sadece eğŸlenmek için gidiyorlar.ibiza'nın yanında küçük bir ada var orada da insanlar konuşmuyor bile.YaşadığŸınız huzuru kelimelerle anlatmak mümkün değŸil.

26-Sizi üç kavramla özetleseler ne derlerdi?
Pozitif,içten,dürüst.

27-En beyendiğŸiniz politikacı kim ve neden?
Bu konuda çok kararsızım.

28-Hangi koşulda yalan söylersiniz?
Biraz önce ''dürüst'' diye tanındığŸımı söylediğŸim için ''Hiç bir koşulda'' demek zorundayım.

29-Sizce yaşaan en seksi star kim?
Madonna.Her daim,her şeyiyle ve her şekilde...

30-Dünyada hangi starla aynı projede yer almak istersiniz?
Edward Norton.OlağŸan üstü bir oyuncu,çok başarılı.

31-Şimdiye kadar sizi en çok etkileyen film hangisiydi?
Yakın dönemde,her yönüyle ''Babil'' filmi beni çok etkiledi.

32-En büyük korkunuz?
Ailem ve sevdiklerimde ayrı kalmak.

33-Hiç estetik ameliyatı geçirdiniz mi?
Burun operasyonu geçirdim.

34-En korkunç kabusunuzu hatırlıyormusunuz?
Hayır.Hep güzel şeyler görürüm,çok da hatırlamam doğŸrusu.

35-Sürekli yaptığŸınız ama başkaları tarafından tuhaf karşılanan şey?
Sürekli yaptığŸım ve tuhaf karşılanan bir alışkanlığŸım yok.

36-Hiç intihar etmeyi düşündünüz mü?
Çok cahilce buluyorum.Ölümcül sayılabilecel bir şry için biledeğŸmez.Çünkü intahar çözüm değŸil.

37-Hayatınızın amacı nedir?
Mutlu olmak ve iyi projelerde yer almak.

38-Terapistiniz varmı?
Hayır.Hiç ihtiyaç duymadım.

39-En son neye güldünüz?
Bir magazin programında,Lerzan Mutlu ve Emel MüftüoğŸlu arasındaki atışmaya.

40-Lakabınız varmı?
Gügüsh.

41-UnutamadığŸınız tatiliniz?
Hayim'le gittiğŸim ilk tatilim.Tekne tatili yapmıştık ve bu tatilde birbirimize aşık olmuştuk.

42-Sizce Avrupa BirliğŸi'ne ne zamn gireceğŸiz?
''En kısa zamanda'' demeyi çok isterdim.

43-Bir çocuğŸa hayata dair ne öğŸüt verirdiniz?
Hayata sadece ve sadece çok sevdiğŸin işi yap.Başarı zaten arkasından gelir.

44-YaşadığŸınız en büyük acı nedir?
AnneanneciğŸimin vefatı.O benim için ikinci bir anneydi.Her anım onunla geçti.Ben anneannemin kopyasıyım.NeşemizpozitifliğŸimiz...

45-Yüzyılın dahisi olarak seçtiğŸiniz üç isim?
Müzik anlamında herşeyiyle Madonna.

46-Bir zaman makinası olsa hangi çağŸa giderdiniz?
YeniçağŸa.Yenilikler beni her zaman heycanlandırır.

47-Mecliste görmek istediğŸiniz üç isim?
Özel bir isim yok

48-Hayattaki en büyük mülkünüz?
Uzun zamandır çok yoğŸun çalıştığŸım için uyumak en büyük lüksüm.

49-Vücudunuzun en beyendiğŸiniz ve beyenmediğŸiniz yerleri?
BeyenmediğŸim yerim ayaklarım,beyendiğŸim yerimse ellerim.

50-Son söz?
Mutlu ve eğŸlenceli bir yaz diliyorum.Umarım herkes hayatının aşkıyla bir an önce karşılaşır.

Kaynak: Özge Özberk Resmi Site

Sinekli Bakkal 5.Bölüm/Final

Ekranlarda genelde ilk 30larda haftalık reyting sıramalarında olan Sinekli Bakkal dizisi, Atv ekranlarına veda ediyor gibi görülüyor. Atv'nin sitesinde Final denilen 5.Bölüm gerçekten dizinin son bölümü mü bunun için ayrıntılı bir haber aradım ama bulamadım. Bir bilgisi olan varsa yorum olarak yazarsa çok memnun olurum. Teşekkürler...

16 Ocak 2008 Çarşamba

Özcan Hem Oynuyor Hem Oynatıyor

Özcan Deniz, şimdi de sinemanın mutfağına giriyor. Ya Sonra'nın senaryosunu yazan Deniz, filmin yönetmenliğini de üstlendi.

Bugüne kadar 'Kolay Para', 'Neredesin Firuze', 'Asmalı Konak' ve 'Keloğlan Kara Prense Karşı' isimli sinema filmlerinde rol alan Özcan Deniz, senaryosunu yazdığı, yöneteceği ve başrolünü oynayacağı "Ya Sonra" adlı yeni filmine hazırlanıyor.
Yapımcılığını Tim's Productions'un üstlendiği filmde Deniz'e kadın başrol oyuncusu olarak 'Çemberimde Gül Oya' dizisi ve 'G.O.R.A.' filmiyle yıldızı parlayan Özge Özberk eşlik edecek. Romantik komedi türünde ve 1 milyon dolar bütçeli filmin çekimlerinin 10 Eylül'de başlaması planlanıyor. Filmin sponsorluk dosyasında ise Deniz'in daha önce röportajlarında söylediği, "1 milyon garanti seyircim var" sözü de yer alıyor. Sponsor görüşmelerinin devam ettiği filme, ana sponsor olmak isteyen firmalar, yaklaşık 400 bin dolar artı KDV'yi gözden çıkarmak zorunda.

Filmin 2007 Şubat ayında gösterimde olacağını söyleyen yapımcı Timur Savcı, "Ya Sonra', 'Notting Hill' ve 'Mesajınız Var', tarzında bir film olacak. Filmde üç başrol var. Kadın oyuncumuz Özge Özberk, Didem karakterini canlandırıyor. İki de erkek başrol var. Birini Özcan Deniz oynayacak, ama hangi rol olduğu kesinlik kazanmadı. Diğer başrol için casting çalışması devam ediyor" diye konuştu.

Özge Özberk
Medyahaber

Çekimlerde ıslak havlularla serinledi


Çemberimde Gül Oya', 'Kırık Kanatlar' gibi diziler ve 'G.O.R.A.'deki oyunculuğuyla beğeni toplayan oyuncu Özge Özberk, geçen ay Tayland'daki Phuket adasında gerçekleştirilen Pantene şampuanlarının reklam çekimlerinde eğlenceli anlar yaşadığını anlattı. Büyük sivrisineklerin çekim karelerine girdiğini anlatan güzel oyuncu, sıcaklara karşı yaratıcı çözümler üretildiğini söyledi: "Ayaklarıma buzlu havlular sarılmasıyla bir hayli serinledim."

Özge Özberk'in Reklam Sefası


“Çemberimde Gul Oya ve Kırık Kanatlar” isimli televizyon dizileriyle sohreti yakalayan ve reklam firmalarinin en gozde oyuncusu secilen Özge Özberk, simdi de Pantene firmasinin reklam kizi oldu. Sanat hayatindaki basariyi duzgun ve İstikrarli calismaya baglayan Özberk, “Bu reklam filminde ‘Provitamin Nem Terapisi’ serisini tanittim. Tayland’daki Pukhet Adasi’nda asiri sicaklara ragmen zor sartlarda yapilan cekimler sirasinda ayaklarima sarilan buzlu havlularla serinleyerek yapilan cekimleri tamamlamanin huzuru icindeyim. Dunya kadinlarinin severek kullandigi ‘Provitamin Nem Terapisi’ onumuzdeki gunlerde ekrana gelecek. Son donemlerde onlarca reklam firmasi benimle calismak icin cesitli tekliflerle geliyorlar. Sanat hayatimdaki parlayan yildiz simdi islerime yansidi. İslerimin acilmasiyla birlikte sanatci ve manken arkadaslarim son aylarda adimi Özge’nin reklam sefası koydular” diye konusu Özge Özberk.

Özge Özberk
Türkiye

Özge Özberk Ne Dinliyor ?




Kurtuluş Savaşı dönemini konu alan 'Kırık Kanatlar' adlı televizyon dizisinde 'Nazlı' karakteri ile ekrana gelen Özge Özberk, ipod'unda 'ciddi' arşivi olan bir isim. Ne var ki çekimler arasında telefonla ulaştığımız Özge Özberk, hem vakti, hem de yanında ipod'u olmadığı için aklında en çok yer eden birkaç albüm sıraladı... Özge Özberk Bugünlerde en çok Eminem'in 'Curtain Call', MFÖ'nün 'AGU', Nil Karaibrahimgil'in 'Tek Taşımı Kendim Aldım' ve Madonna'nın 'Confessions on a Dance Floor' albümlerini dinlediğini söyleyen güzel oyuncu, Nil Karaibrahimgil'in 'Bu mudur?' adlı şarkısının son günlerde en çok sevdikleri arasında öne çıktığını belirtiyor.

Özge Özberk
Sabah

Ayşe Kulinin Geniş Zamanları Dizi Oluyor


Ünlu yazar Ayşe Kulin'in Geniş Zamanlar adlı eseri, TV dizisine uyarlanıyor. Zuhal Olcay, Oktay Kaynarca ve Özge Özberk'in basrollerini paylastıkları dizi icin 100 oyuncuya deneme cekimi yapıldı, mekan olarak kullanılan evler yeniden insa edildi.

Turk edebiyatının usta kalemlerinden Ayşe Kulin'in uc oykuden olusan Geniş Zamanlar adlı unlu eseri, TV dizisine uyarlanıyor. Yonetmenligini Ümmu Burhan'ın ustlendigi orijinal eserle aynı adı tasıyan Geniş Zamanlar dizisinin senaryosunu Asmalı Konak, Haziran Gecesi gibi basarılı calısmalarıyla tanınan Mahinur Ergun yazıyor.

Zuhal Olcay dizide, esi tarafından aldatıldıktan sonra bosanan bir avukatı, Oktay Kaynarca ise yaptıgı sıra dısı icraatlarla ilgi ceken, yakısıklı bir belediye baskanını canlandırıyor. Son donemin genc yeteneklerinden Özge Özberk ise Hemsire Zehra karakterine oynuyor.

Kitabın dizi olarak cekilmesine yaz basında karar verdiklerini belirten yapımcı Ata Turkoglu, "Sanat dunyasının uc usta oyuncusu Zuhal Olcay, Oktay Kaynarca ve Özge Özberk basrolde oynayacaklar. Yine Turk Sineması'nın guclu oyuncuları Fusun Demirel, Hakkı Ergok ve Aliye Uzunatagan da dizinin diger temel tasları." diyor.

100 oyuncuya deneme cekimi yapıldı

Titiz bir on hazırlık calısmasına imza attıklarını belirten Ata Turkoglu sunları soyluyor: "Tum ekip arkadaslarım, senarist Mahinur Ergun ve Ayşe Kulin, bir hafta suren deneme cekimleri nedeniyle adeta kampa girdi. Özellikle Ayşe Kulin, cekimlere katılan sanatcı arkadaslarımızın sacıyla, makyajıyla, kıyafetiyle kısacası butun detaylarıyla bizzat ilgilendi ve ortaya cıkan oyunun eserindeki karakterlerle celismemesi icin caba gosterdi. Cast'ı olusturmak icin 100'e yakın oyuncuyla birebir cekimler gerceklestirildi."

Çekimler sırasında hicbir masraftan kacınmadıklarını soyleyen Turkoglu: "İzleyiciler, su sıralarda yerli dizilerde sıkca yasanan mekân tekrarlarına Geniş Zamanlar'da kesinlikle rastlamayacak. Zira biz, dizide yer alan bazı evleri yeniden insa ve dekore ettirdik. Kostumler, arac gerec aklınıza gelebilecek tum produksiyon malzemelerinde masraftan asla kacılmadı. Geniş Zamanlar'ın yerli dizi klasikleri arasında girmesini hedefliyoruz" diyor.

Özge Özberk
Kaynak : Hürriyet

12 Ocak 2008 Cumartesi

Sinekli Bakkal Atv Fragman Video


Özel Röportaj: PARLAYAN YILDIZ : ÖZGE ÖZBERK

Ben Özge Özberk ile tanıştığımda çok küçüktüm. İstanbullun sayfiye mekanlarından birinde yazlık komşularıydık. " Özge abla" idi bizim için o zamanlar Özge Özberk.

Daha sonra onlar taşındılar biz büyüdük?

Hani hepimizin komşu ablaları vardır hayatta merhabadan öte diyalogumuzun olmadığı ama hep güzel bulduğumuz.

Tabii ki zaman içinde ona tiyatrolarda dizilerde ve filmlerde rastlamaya başladım hepiniz gibi. Ama tek farkı ben gurur duyuyordum komşu ablamdı o benim.

Çok uzun süre sonra ulaştığımda hala aynı çocuksu sesi ve içtenliği ile karşıladı beni telefonda. Oysa ben numaraları çevirirken gerçekten tedirgindim. Sonra anladım ki Özge Özberk parlayan bir yıldız olmuştu ama hiç değişmemişti?.

Bu gün parlayan bir yıldız olan Özge Özberk çok yoğun temposu içinde bana ve çemberimdegüloya.tk Internet sitesi üyelerine vakit ayırabildi?

Önce tüm üyeler adına teşekkür ediyorum bugünün parlayan yıldızı olma ötesinde artık tam bir sanatçı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen genç yetenek sevgili Özge Özberk?e?.


İşte O Sımsıcacık Özge Özberk ile ÇemberimdeGulOya.Tk İçin Özel Sohbetimiz?..

ECE82 : Giriş konuşmamızda parlayan bir yıldız olduğunuzdan bahsettik. Parlayan bir yıldız olmak size neler hissettiriyor öncelikle bunu öğrenmek istiyoruz?

ÖZGE ÖZBERK : Evet aynen öyle acayip hoşuma giden çok mutlu edici bir şey ama şöyle ki her tarafta boy göstermememin sebebi illaki göz önünde oluyorsunuz ama hani ben magazinsel boyutta göz önünde olmak yerine sadece işimle ön planda olmak istiyorum?.
insanlardan da bu yönde tepkileri alıyorum zaten beni sokakta gördüklerinde özge Özberk olarak değil de yurdanur olarak tanıyorlar bu yüzdende yurdanur'a karşı çok büyük bir sevgileri olduğu için bana da sevgileri çok büyük oluyor.
Bir de tabii bu benim tiyatroda 10. yılım olduğu ve attığım adımları bilerek attığım için böyle hani AA yıldız şöhret falan olmuyorum çünkü ben onların içinde büyüdüm. Ben inanılmaz starlarla büyüdüm Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan gibi çok önemli iki insanla 10 yıldır birlikte olduğum için böyle çok şöhreti falan yaşamıyorum.

ECE82 : Siz tiyatro kökenli bir oyuncusunuz , tiyatro ve televizyon arsında sizce ne gibi farklar var? Bu iki sektörün size getirileri ve götürüleri nelerdir?

ÖZGE ÖZBERK : Oyunculuk açısından hiç bir şey fark etmiyor ama aslında teknik olarak üçü de birbirinden çok farklı.. Dizi oyunculuğu bir kere çok yorucu çünkü her hafta o senaryo elinize geliyor bazen senaryoyu okuyamadan gitmiş oluyorsunuz senaryoyu sette görüyorsunuz hani o kadar yoğun oluyorsunuz ki o gün çok fazla konsantre olamayabiliyoruz. Sinemada ise belli bir süreniz var mesela 1.5 aylık bir süreniz var o sürede rolünüzü çıkartıyorsunuz adapte oluyorsunuz o yönden tiyatroyla çok benzeşiyor. Ama teknik olarak karşılığını tiyatroda hemen alıyorsunuz çalıştığınız 2 aylık kamp süreci sonunda hemen alıyorsunuz sinemada okuduğunuz yazılan şeylerle alıyorsunuz. En büyük fark bu ama tabi oyunculuk açısından her üçünde de yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz performans açısından bir fark yok.

ECE82 : Oynadığınız tüm rollerde özellikle Yurdanur karakterinde çok iyi bir performans sergiliyorsunuz , nasıl konsantre olduğunuz merak ediyoruz? Yurdanurla benzer noktalarınız var mı?

ÖZGE ÖZBERK : Nasıl konsantre oluyorum , valla senaryo her şeyi o kadere birebir veriyor ki bu konuda zorlanmıyorum tek fazladan Yurdanurla çok benzeşmiyorum. Yurdanur çok dediğim dedik ayakları yere basan tuttuğunu koparan biraz böyle ne biliyim etrafına hakim olabilen bir kadın. Evet Özge biraz daha farklı böyle kıpır kıpır yerinde duramayan Yurdanur o enerjini özgeden alıyor ama o ağır başlı karakteri Özgede yerine göre var. Yurdanur un hayatına yerleşmiş ama Özgede biraz daha enerjik yani aman boş ver ne olacak , bir problemle karşılaşsam onu illaki çözmek için uğraşmam çözebildiğim kadar dayanırım ama Yurdanur da öyle değil tabi Özge Yurdanur kadar uğraşmaz.

ECE82 : Sizde dizide canlandırdığınız karakter gibi değerleriniz uğruna her şeyi ve herkesi karşınıza alabilir misiniz?

ÖZGE ÖZBERK : Bu soru çok fazla soruluyor bende hep şöyle diyorum yapabileceğimin , elimden gelenin en iyisini yaparım , iki elim kanda olsa yaparım fakat ailemi bir kenara atmak konusunda Yurdanur kadar cesaretli olamam. Biraz daha politik davranabilirim ben hani ne yardan ne aileden ama ailemi kesinlikle bir kenara atmam orta yolu bulmaya çalışırım.

ECE82 : Bu güne kadar oynamaktan keyif aldığınız ya da kendinizle en çok bağdaştırdığınız karakter hangisiydi? Neden?

ÖZGE ÖZBERK : Valla karakter olarak en çok göze batan değŸilde en çok sempati toplayan Yurdanur. Yurdanur'u çok sevdim acayip sevdim. 10. ay oldu hakikaten ben Yurdanur?la yatıp Yurdanur?la kalkıyorum. Yurdanur burada ne der, ne düşünür? Hayatıma olan etkisi anlamında ?ya? ile başlayan bir cümle kuracak oluyorum ama Yurdanur cümleye ? ya ? ile başlamaz mesela bunları düşünmeye başlıyorum. En çok beni etkileyen Yurdanur.
Bir de bizimkiler dizisinde 6 yıl Zeynep rolünü oynadım. Ama o çok benim gibi bir karakterdi üniversite öğrencisiydi kendimden çok fazla bir şey vermedim çünkü çok kendimi oynadım onda.

ECE82 : Çevremdeki insanlarla konuştuğumda hani bir selpak reklamı vardı onda ağlamanız çok beğeni toplamış. Çok doğal olduğu söyleniyor. Nasıl bir çekimdi o bize biraz anlatır mısınız?

ÖZGE ÖZBERK : Onu şöyle açıklayayım , o gün ben sete giderken abımı ( Özgür Özberk ) Amerika'ya yolculamıştık ve ben abimle vedalaşamadan sete gittim.. o kadar içimde kaldık ki. Çok seviyorum abımı hani dünya bir yana o bir yana, vedalaşamamanın verdiği o 3,2,1 kayıtla ben hüngür hüngür ağlıyordum yani. Nasıl ben onunla vedalaşamadım ben sete geliyorum o uçakta diye düşünüyordum tabi o motivasyonla çok başarılı bir reklam oldu.

ECE82 : Ben şimdide belirtiyim ben çok farklı bir gözle bakıyorum abinizle olan ilişkinize çünkü sizi daha önceden tanıyor olmanın getirisi olarak abinizle olan ilişkilerinizi gözleyebilen bir çocuk olmuştum. Ama üyelerimizin en çok merak ettiği konulardan biride bu abiniz Özgür Özberkle olan ilişkiniz nasıldır biraz anlatır mısınız?

ÖZGE ÖZBERK : Bizim ilişkimiz çok özel , çok güzel. Biz hiç abi kardeş gibi değilde daha çok arkadaş gibiyiz. Aramızda hakikaten bir aşk var . böyle bir problemimiz olduğunda hemen dertleşiriz anlatırız birbirimize. Zaten şu anda beraber yaşıyoruz. Bana hiç eyvah abim geliyor olayını yaşatmadı. Yani ben bu durumdan çok memnunum. O benim abim olduğu için çok şanslıyım.

ECE82 : Kadın isterse adlı TV dizisinde rol aldığınızı öğrendik. Bu dizi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

ÖZGE ÖZBERK : Ya zaten bu çok geçici bir durum. Ben dizide 5-6 bölüm rol alıyorum. Tabi ki bu projeyi kabul etmemin kendimce iyi sebepleri var. Bunlar birincisi Birol Güvene çok inanırın beğenirim onunla çalışmak çok hoş. ikincisi ise Cihan Önal ve benim BKM de yıllarca beraber çalıştığım sevgili Zerrin Sümerde var bu projede bunlarda beni çok etkiledi tabi.

ECE82 : Dizi bittikten sonraki projeleriniz nelerdir? Sinema tiyatro ve ya televizyon sektörlerinden hangisine ağırlık vermeyi düşünüyorsunuz?

ÖZGE ÖZBERK : Öncelikle ben biraz sakinlik için tatil yapacağım çünkü çok yoğunduk. Hani böyle beden yorgunluğu değil de kafamın Yurdanur la dolu olması beni çok yordu. Birazcık kafamı boşaltmam lazım. şu anda gelen tüm teklifleri geri çeviriyorum hani yazın yapmayacağım iyi bir tatil yapmayı düşünüyorum. Sinema filmi var bir iki tane belki onlar olur. Çağanın projelerinden biri olabilir. şu anda BKM ye de ara verdim şimdi orda Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan’ın süper bir oyunu var. Ama öncelikle iyi bir tatil.

ECE82 : Set arkadaşlarınızla aranız nasıldır. Birçoğu sizden daha deneyimli hatta bizim usta diye tabir ettiğimiz tiyatrocular onların size kattıkları nelerdir?

ÖZGE ÖZBERK : Var ya olağan üstü bir ortam burası. Hepimiz birbirimize kenetlenmiş biçimdeyiz. Özellikle konağa geldiğinde daha iyi göreceksin. O kadar güzel ki burası eminim bundan sonraki projelerde tedirgin olacağım bu ortamı arayacağım. Hepsi çok ustalar.

ECE82 : Bundan sonraki projelerde nasıl seçici olacaksınız kriterleriniz var mı?

ÖZGE ÖZBERK : Benim çalışacağım işlerde yönetmene güvenmem gerekiyor. Bunun dışında bence oyuncu bir hamurdur ne gerekiyorsa onu yapmalıdır. Mesela GORA da öpüşme sahnesi vardı o ben değildim ki Ceku Arifle öpüşüyordu. Motor dendiği zaman oyuncu o role girmelidir.

ECE82 : Özge Özberk hangi takımı tutar, ne tür kokulardan hoşlanır , en son hangi kitabı okudu , kısaca bize kendinizi anlatır mısınız?


ÖZGE ÖZBERK : Öncelikle Beşiktaşlıyım. Önce dolce gabana light blue kullanıyordum. şimdi daha yazlık bir koku kullanıyorum calvin clane nın summer ını kullanıyorum. Valla müzik konusunda ben clublere gitmekten hoşlanıyorum. Yurdanurla tam anlamıyla zıttık o konuda. En son hacı komünisti okudum Ferhan şensoyun. Mesela o kitapta tanıdığım insanların şans kapıyı kırınca filminin setinde neler yaşadığı anlatılıyor. Bunu okumak çok keyifliydi. Bir de tabii ki Ferhan şensoyun kalemi çok muhteşem. Çok eğŸlenceli bir kitaptı.


ECE82 : Çemberimde gül oya dizisini çekerken en çok güldüğünüz ve duygulandığınız sahneler hangileri?

ÖZGE ÖZBERK : Evet bir drama için en çok güldüğünüz demek enteresan ama biz Suzan Aksoyun olduğu her sahnede tüm ekip olarak çok gülüyoruz. Mesela geçen hafta bir Türk filmi prova sahnesi vardı orda çok güldük bir şey yapıyor set olarak çok ama çok gülüyoruz.
Ağlamaya gelince inanın sizin ağladığınız her sahnede bizde sette makyajcılar da dahil olmak üzere hüngür hüngür ağlıyoruz. Ama ben en çok Işıl Yücesoyla ilk bölümlerden birinde hani Yurdanurun çeyizi getiriyordu da aralarında bir konuşma geçiyordu ya orda hem Işıl Yücesoy hem de ben gerçekten ağladık. Sahne bittiğinde hala hıçkırıyordum. Arkamı bir döndüm herkes perişan herkes ağlıyor.

ECE82 : Son olarak üyelerimiz arasında genç oyuncu adayları da bulunmakta, onlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

ÖZGE ÖZBERK : Valla gözlerini kapasınlar ve bu işi aşkla yapsınlar. Çünkü bu iş hakikaten sevmeden yapılacak bir iş değil. Sonuçta fizik , kimya , matematik problemi çözmüyorsun bu iş duyguyla yapılacak bir iş , o yüzden çok sevmeleri gerekiyor. Böyle bugün iyi değŸilim benzeri şeyler yok. Mesela bize 8 de burada olun dense biz sabah 8?e 5 kala burada hazır oluruz. O yüzden büyük bir aşk gerekir. Oyunculuk çok farklı bir şey çünkü hani Allah’ın bir lütfü denir ya hakikaten öyle bir şey yani ben çok mutluyum oyuncu olduğum için.

ECE82 : Ben her zaman tiyatro kökenli oyuncuların daha kaliteli olduğunu ve bu sektörde sıyrılıp çok iyi yerlere geleceğini düşünürüm. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

ÖZGE ÖZBERK : Bende kesinlikle senin gibi düşünüyorum. valla ben 10 yıldır Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan’ın okulunda okuyorum. Bir kere bir oyuncu için en önemli şey gözlem yapmaktır. Seyredip kaydetmektir. Sonra onu akılda tutup gerektiği yerde pat diye kullanmaktır. Ama bu taklit etmek olmamalıdır yani onun neler yaptığını gözlemleyip kendinizden de bir şeyler katarsanız bu size oyunculuk kimliğini kazandırır. Bu yüzden gözlem yapmak çok önemlidir. Ve ben bu 10 yıl boyunca çok iyi bir Demet Akbağ gözlemcisi oldum. Hakikaten ondan çok şey öğrendim ama tabi onun dışında Yılmaz Erdoğan var ,Zerrin Sümer var, Sinan Bengiler var, Altan Erkekli var ki hapsi çok büyük oyuncular . benim en büyük şansım onlarla beraber olmak.

Sıra 'A.R.O.G.'a geldi

07.11.2007

Sinema:Sıra 'A.R.O.G.'a geldi


Cem Yılmaz, G.O.R.A. adlı komedi-bilimkurgu filminin devamı olan A.R.O.G. için çalışmalara başladı. Filmde oynayacak isimlere yavaş yavaş karar veren Yılmaz, ilk filmde 'Ceku'yu canlandıran Özge Özberk ile 'Robot 216'yı oynayan Ozan Güven'e teklif götürdü. İki oyuncu, bu teklife hemen 'Evet' dedi. Senaryo üzerinde çalışan Cem Yılmaz, 'A.R.O.G., G.O.R.A.'nın tersi. Bunda başka bir mana aramaya gerek yok. Güzel ve değişik bir film olacak. İlk filmden memnun kalan herkes bu filmi çok beğenecek. Hoş ve güzel bir film hazırlıyoruz' dedi.

120: Karlara Yazılmış Gerçek Bir Destan

120: Karlara Yazılmış Gerçek Bir Destan
04.12.2007
Sinema:120: Karlara Yazılmış Gerçek Bir Destan



Kültür Bakanlığı tarafından bu yıl 400 bin YTL’lik en yüksek desteğe uygun gördüğü iddialı bir dönem filmi olan “120”, müthiş bir drama örgüsü içinde beyaz perdeye aktarılıyor. Yaklaşık 1000 figüranın yanı sıra 120 genç çocuğumuzun görev alacağı ve 3 milyon dolar bütçeli bu büyük yapımın başlıca rollerini ÖZGE ÖZBERK, CANSEL ELÇİN, BURAK SERGEN, EMİN OLCAY ve AHMET UZ gibi dev oyuncular üstlendi.

MURAT SARAÇOĞLU ile ÖZHAN EREN’in birlikte yöneteceği filmin senaryosu ve müzikleri de ÖZHAN EREN imzasını taşıyor.

ÖZHAN EREN geçtiğimiz yıl “çok satanlar” listelerinde yer alan “Sarıkamış’a Giden Yol” adlı yakın tarih araştırma kitabının yazarı ve ayrıca “Kara Tren”, “Turnalara Tutun da Gel” gibi son yılların en önemli türkülerinin bestecisi... Hazırlıkları 3 yıldır sürmekte olan “120”, özellikle günümüz gençleri için “Uzun bir memleket türküsü” hedefiyle tasarlandı; 1914 yılı dekorları ve kostümleri yeniden üretildi...

Çekimleri Safranbolu, İstanbul ve Van’ın karlı dağlarında 6 haftada tamamlanacak olan “120”, Şubat 2008 tarihinde izleyicisiyle buluşacak.. Küresel ısınma sonucu mevsimlerin zamanında yaşanamaması sinemacıları da olumsuz etkiliyor. Mevsim beklemek durumunda kalan ve küresel ısınmadan hayli etkilenen yapımlardan biri olan 120’nin yapımcısı Özhan Eren filmin üç ayrı mevsimde geçtiğine dikkat çekerek “Özellikle yaz sahnelerini çekeceğimiz döneme çok itina ettik. Çünkü tam o dönemde havalar birden soğudu ve yağmurlar bastırdı. Güne meteoroloji raporlarını alarak başlıyor ve ona göre program çıkarıyoruz. İnşallah kış sahnelerinde küresel ısınmanın olumsuz sonuçlarını yaşamayız. Çünkü 120 çocuğun yürüdüğü karlı dağlı sahneler ve askeri birliğe cephanelerin taşındığı sahneler ciddi büyük kar yığınları ve tipi içerisinde geçiyor” diyor.