28 Aralık 2007 Cuma

Sinekli Bakkal 1.Bölüm Özet


Üniversite okumasına izin verilmeyen Rabia, Sinekli Bakkal sokağında, annesi Emine ve dedesi İlhami’nin baskısı altında bir tek umutla yaşar: Okumak... Çocukluğundan beri görmediği sürgündeki babası, komedyen Tevfik ise kızının özlemiyle yanarken bir yandan da gösterileriyle seyircileri kahkahalara boğar. Tevfik’in hayatta tek amacı kalmıştır; çocukluğundan beri görmediği kızına kavuşmak… Ancak önünde yılların birikimi ve aşılması güç engelleri ona yol vermez. Tevfik için iki yol kalmıştır; ya vatanına dönecek ya da o gün sürgünde ölecektir.Bu sırada konakta telaşlı bir hazırlıkla beklenen “misafir”, ünlü Avrupalı müzisyen Peregrini yoldadır. Eğitim sektöründe öncü atılımları olan Selim Bey, oğulları Onur ve Hilmi’yle sürekli çatışma yaşamakta; özellikle Onur ailenin prestijini sarsacak skandallarla ismini duyurmaktadır. Peregrini, kalabalık ve ışıltılı konakta, olaylarla dolu bir hayata merhaba der. Bir gün piyanonun tuşlarına dokunduğu an Rabia’nın sesiyle birlikte ikisinin de hayatı değişecektir. Ancak o gece Rabia’yı kötü bir sürpriz beklemektedir.

Oyuncular:
Özge Özberk, Uğur Polat, Şemsi İnkaya, Zuhal Gencer, Mazlum Kiper, Aytaç Yörükaslan, Sermin Hürmeriç, Tarık Pabuççuoğlu, Erol Günaydın, İsmail Hacıoğlu, Murat Soydan
Yapım:
Pastel Yapım-Yaşar İrvül
Yönetmen:
Gülçin Gülbahçe
Senaryo:
Gökhan Aktemur-Şirin Aktemur Toprak

27 Aralık 2007 Perşembe

Hakimiyet: Kısa Film


Babun Film'in yapmış olduğu kısa filmde rol alan Özge Özberk, doğa'nın öfkesini canlandırıyor.

Yıl 2092. Doğal bitki örtüsü, neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumda.
Bir polis ekibi, takip ettikleri şüpheliyi bir gökdelen çatısında yakalarlar.
O gece, tüm insan ırkını etkileyecek acı bir gerçeği öğreneceklerdir.
Filmin kendi sitesine www.hakimiyetfilm.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Özge Özberk Lipton ve Selpak Mendil Reklam Videoları

Özge Özberk'in oynadığı Lipton ve Selpak Mendil Reklamları:


Özge Özberk Lipton Reklam Video'su


Özge Özberk Selpak Mendil Reklam Video'su



Bu reklam videolarının dışında bildikleriniz varsa yorum olarak yazarsanız o videoları da bulup bu sayfaya koyabilirim. Teşekkürler...

26 Aralık 2007 Çarşamba

Özge Özberk: Gazete ve Dergiden Alıntılar...









Özge Özberk: "Osman Sınav'ın PARS adlı filminde Narkotik Polisini oynayacağım."

Yol Yordam Bilsem Hemen Evleneceğim
ozgeozberk


18 yaşında “Bizimkiler” dizisinde başladığı oyunculuk serüvenine devam eden Özge Özberk, “Kırık Kanatlar” dizisinden ayrıldıktan sonra yeni projeler için kolları sıvadı. Şampuan reklamı için gittiği Uzakdoğu dönüşünde Kelebek’e konuşan Özberk, 3 yıldır Hayım Sadioğlu’yla birlikte olduğunu belirtip “İşe nereden başlamam gerektiğini bilsem hemen evleneceğiz” dedi…

Şampuan reklamı için Uzakdoğu’ya Phuket’e gittiniz, nasıl geçti çekimler?..

- Phuket Adası’nda paket oldum. Bir daha gideceğimi sanmıyorum, korkunç bir memleket. Herkes Puket Puket diyor ama ben bir ’puket’ göremedim. İnsan bir araştırma yapar güzel mi değil mi diye. Gittik yağmur, çamur… İki gün set ertelendi zaten.

İki katlı uçakla uçtunuz yani…

- O kadar bussiness gitmişim ki ben biletimi gösterir göstermez sizi üst kata alalım dediler. Uçağa binişimden inişime kadar 10 sayfa yaşadıklarımı yazdım. Çok komikti, annem diyor ki, “Kızım baktın gate’i bulamadın boşver, dönüş biletin var, ilk uçakla geri dönersin”… Koptum gülmekten. 16 saat ’anneee’ dedim… İlk defa bu kadar uzun yolculuk yapıyorum ve yalnızdım. Uzakdoğu bana çok korkunç geliyordu zaten.

Korkuyorum Uzakdoğu’dan dediniz. Tek başınıza gitmişsiniz oralara, nasıl yaklaşımlar vardı size karşı?

özge özberk- Vallahi evet korktum. Uzakdoğu ya, bana pek bir uzak geliyordu (gülüyor), çekiniyordum işte, köpek falan kesiyorlar diye. Allah’tan yemek zorunda kalmadım. Ama çok yardımsever ve şeker insanlarmış. Ben sete gittim bir anda kendimi oturtulmuş, kucağımda yastık, ayaklarım suda, masaj yapılıyor, ellerim manikürde, kafam arkaya dayanmış masajda buldum. Görmeliydin yüzümdeki gülümsemeyi. Çok komikti durumum. Kit adında bana yardım eden asistan bir kız vardı. Her 5 dakikada bir gelip, “Bir şey ister misiniz” diye soruyordu. O kadar ilgilendi ki, artık ben sonunda “Kit, git” derken buldum kendimi (gülüyor). Sonra Türkiye’den Özge Özberk diye tanıtıyorlar. Herkes ’aaa’ diye fotoğraf çektiriyordu. Bir de dönüşte orada çok fena bir korku yaşadım…

Niye ki, ne oldu?

- Orada tsunami, felaket durumu var ya, havaalanında check’i yaptırdım, kapıyı arıyorum, ordan oraya koşuştururken, kafamı bir çevirdim belki 1500 tane öğrenci, bunun 1300’ü kız ordusu bana doğru koşuyor. Dedim ki burada bu kadar popüler olamam herhalde! Çekildim kenara. Dedim ki, herhalde uçak kaçıyor da koşuyorlar ama bu kadar çığlık çığlığa niye gitsinler? Elinde pankartlı bir kızı çektim sordum ne oluyor diye. Tayland’ın en ünlü popstarı uçaktan inmiş. Kapılara çığlık kıyamet üşüştüler bunlar. Acayip korkmuştum o anda.

Kıyafet aldınız mı kendinize?

- İstanbul’da daha fazlası var, biliyor musun! Üstelik nasıl pahalı anlatamam… Turistleri kazıklıyorlar vallahi… İki mumluk aldım bir de kimono tarzı bir şey…

AMERİKA’YA GİDİYORUM

Orada Amerikalı bir oyuncu koçunuz ve yönetmeniniz olmuş… Belki sizin de Hollywood yolunuz düşer…

- Evet… Kim, Amerikalı ve kocası Türk. Türk insanlarına aşırı düşkünlüğü ve sevgisi var. İnanılmaz iyi bir oyuncu koçu ve yönetmen. New York’ta yaşıyor. Kadınla o kadar anlaştık ki, beni kendi kardeşi gibi gördü. Çekimlerden 2 hafta sora Amerika’ya gittik, eşiyle birlikte yemek yiyip, buluştuk… Hálá yazışıyoruz. Geçenlerde Lübnan’da çok yakın dostlarım var, mahsur kaldılar, “Dua et” diye yazdı bana. Hollywood ise… Bakın, işte burada Hollywood (gülüyor ve Hollywood yazılı küllüğü gösteriyor)… Hollywood evimizde, Evimiz Hollywood’da… Ben gitmedim o bana geldi. Şaka bir yana nerede işini yapıyorsan taşlarını cebine doldurmadan, birikimini yapmadan, o taşlarını orada saçma cesaretin yoksa gidemezsin Hollywood’a. Burada o kadar donanımın olmalı ki seni geri çevirmemeliler. Ya da çok sıkı arkanın olması geriyor.

Her iş için geçerli değil mi ama bu dediğiniz. Birikimin olsa da eğer çevren ve arkan yoksa bir yere ulaşman zor…

özge özberk- Birikimsiz olsan da çevren varsa yapıyorsun evet. Birikimsiz olanların oynadığını da gördük… Ama o cesareti bulman için kendine çok çok güvenmen gerekiyor. Başta tabii bir dil problemi var. Ben bu yıl 3 ay kalıp Amerika’da dil sorununu tamamen halledeyim demiştim ama diziden ve işlerden fırsat bulamamıştım. Bu sene dizi işini bitirip bu işi halletmek istiyorum.

Kırık Kanatlar’dan ayrıldınız… Neden?

- Senaryo ile ilgili çok büyük problemlerim vardı, olmadı. Rolün ilerisini göremediğim ve huzursuz olduğum için ayrıldım…

Sinema projesi var mı peki?

- Evet, Özcan Deniz’in ’Ya Sonra’ adlı bir hikayesi vardı ama ertelendi… Osman Sınav’ın ’Pars’ adlı filminde narkotik polisi oynayacağım. Operasyonlara falan katılacağım. Artık coşmak ve koşmak istiyorum. Yeter bu kadar ağır abla ve duygusal roller…

Koşmayı ve coşmayı becerebilecek misiniz peki?

- Vallahi ben koşmaya başladım, gerçi GORA’da biraz koşmuştum ama tabii bu ayrı bir koşturma olacak…

Peki, şimdi bir evlilik de söz konusu sanırım yakın zamanda…

- Evet, nişanlım Hayım’la biri bizi yönlendirsin diye bekliyoruz. Bu işlere nereden başlanır, nasıl bir şey istiyoruz bilemiyoruz. Her genç kızın hayali durumunu ben yaşamadığım için ne yapacağımı bilmiyorum. Aslında tarih şu, şurada düğününüz var deseler hemen koşup evleneceğiz. Her şeye olur diyecek bir havadayım. Ama sanırım yılbaşından sonra plan yapacağız ve uğraşacağız. Bu yaz nişanımız olmuştu, iki yıldır beraberiz. Ben 30, Hayım 34 yaşında, artık vaktimiz geldi. Küçükken ben evlenmem derdim ama doğanın kanunu galiba evleniyoruz işte. Doğru adamı buldun mu tamam ve ben de buldum…

Ne işi yapıyor nişanlınız?

- Maden işletmeciliği yapıyor. Sivas’ta bir demir madeni var, patlatıyor dağları, çıkarıyor demirleri. Zor işi var. Ben gittim gördüm, inceledim. Çok zor işi, bir geliyor yüzü kıpkırmızı.

Ne olacak soyadınız evlenince?

- Sadioğlu… Ama Özberk iyidir yine de… Tabii Özge Özberk bir şarkıcı ismi olarak iyidir (gülüyor). Ayvalık’ta dış çekim yaptığımız zaman çoluk çocuk imza alıyorlardı. Bir tanesine “Özge Özberk, sevgilerimle” yazdım. Bana “Ablaaa, sen şarkıcı mısın ya?” dedi. “Yok canım dizi çekiyoruz” dedim. Tabii ki bilmek zorunda değil ama çok gülmüştüm.

Yeni dizisinde Zuhal Olcay’la oynayacak

Ayşe Kulin’in Geniş Zamanlar kitabından Mahinur Ergun’un senaryolaştırdığı dizide Zuhal Olcay’la birlikte başrol oynayacağım. Dizide alt tabaka bir ailede doğmuşum ve Türkiye’nin en ünlü avukatına giden bir kadının kızıyım ben. Fakat avukatın çocuğu olmadığı için beni büyütüp, okutuyor. Zehra’yı, yani beni üniversitede okutup, yurtdışına gönderip üst düzey bir kız haline getiriyor. Sonra avukatın eşi rolündeki Zuhal Olcay’dan bir kızı oluyor ve beraber büyüyorlar, ona ablalık yapıyor Zehra… O kadar şanslıyım ki oyuncuların çok iyi olmasından yana… Hiç aklımda dizi yokken aklımı çeldiler…

Röpörtaj : Dilek DALLIDAĞ

Orjinali Hürriyet Gazetesi’nin 03.10.2006 tarihli yayımının Kelebek ekindedir. (Sf.13)

Özge Özberk: Yaza Bebek İstiyoruz, Milliyet haberi


Dönem projelerinin vazgeçilmez oyuncusu Özge Özberk, şu günlerde hem ''Sinekli Bakkal'' dizisi hem de Murat Saraçoğlu'nun ''120'' isimli tarihi filminde oynuyor. Yaza doğru da ''G.O.R.A.''nın devamı olarak çekilecek taş devrinde geçen ''AROG'' filminde rol alacak

Özberk zaman tünelinden çıkamıyor

Dönem projelerinin vazgeçilmez oyuncusu Özge Özberk, şu günlerde hem ''Sinekli Bakkal'' dizisi hem de Murat Saraçoğlu'nun ''120'' isimli tarihi filminde oynuyor. Yaza doğru da ''G.O.R.A.''nın devamı olarak çekilecek taş devrinde geçen ''AROG'' filminde rol alacak


Abdullah Malkoç/MİLLİYET

Çemberimde Gül Oya, Kırık Kanatlar gibi dönem dizilerinde canlandırdığı rollerle dikkatleri üzerine çeken Özge Özberk, bu kez günümüze uyarlanan bir edebiyat eserinin ekran versiyonunda başrol oynayacak. Özberk, Türk edebiyatının usta isimlerinden Halide Edip Adıvar'ın ''Sinekli Bakkal'' isimli romanından aynı adla çekilen dizide ''Rabia'' karakterini canlandıracak. ATV'de yayınlanacak Pastel Yapım imzalı dizide, İkinci Meşrutiyet öncesi farklı sosyal sınıflardan kahramanların yaşamları beyazcama taşınacak. Senaryosunu Gökhan Aktemur ve Şirin Aktemur Toprak'ın kaleme aldığı dizide Özberk'e Mazlum Kiper, Şemsi İnkaya, Sermin Hürmeriç, Erkan Sever eşlik edecek. Dizide rol alacak jön oyuncuyu hâlâ bulamadıklarını söyleyen Özberk, bir yandan da Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatan Murat Saraçoğlu'nun ''120'' isimli filminde oynuyor.

Daha önce ''Sinekli Bakkal''ı okumuş muydunuz?
Ortokul - lise yıllarında okullarda okumuştuk ama proje geldiğinde içinize işlemesi için her şekilde onunla yatıp, onunla kalkmanız gerekiyor.


Anında okudum
Teklif geldiğinde nelere dikkat ettiniz?
Hemen bir ''Sinekli Bakkal'' kitabı hediye edildi bana Pastel Yapım'dan. Anında okudum. Beni inanılmaz heyecanlandırdı. Rabia'yı çok sevdim, dolayısıyla bu kadar zor bir yükün altına girmeyi, oyunculuk anlamında gerçekten sınırlarımı zorlayabileceğim bu rolü kabul ettim. Aslında Rabia dışında bütün roller öyle. Kız Tevfik de, anne de, dede de. Bir de Meşrutiyet yıllarından bu yana hayata bakış açısı bu kadar mı değişmemiş? Hepimiz aslında etrafımıza baktığımızda birçok Rabia ile karşılaşıyoruz.

Rabia, nasıl bir genç kız?
İdealleri uğruna birçok şeyden vazgeçen kızlar çok var etrafımızda. Bu da beni çok etkiledi. ''Çemberimde Gül Oya'' dizisindeki Yurdanur da kendi idealleri uğruna birçok şeyden vazgeçen bir karakterdi. Rabia'nın kendi dünyasında bu imkânları çok daha kısıtlı.
Bir aile çatısı altında dedenin konağı satmamak için torununu ev sahibiyle evlendirmek istemesi, bir yandan kızın bir müzisyene âşık olması, kız tamamen bunu sanat çerçevesi altında ve müziğe olan aşkıyla bağdaştırarak yapıyor. Çünkü aşk nedir, el ele tutuşmak nedir bilmiyor. Kabuğun içinde büyümüş, hep o kabuğu kırmak istiyor ama ''hayır kapat o kabuğu'' diye üzerine çullananlar olmuş.

Siz gerçek yaşamda Rabia gibi bir kaos yaşasanız, tercihleriniz ne yönde olurdu?
Çok şükür olmadı. Ne istiyorsam sadece ona yoğunlaşıp sonuna kadar peşinden gidiyorum.


'Kur'an - ı yarılamıştım'
Kitapta Raiba,hafız yani Kur'an okuyor, siz de okuyacak mısınız?
Evet, Rabia kitabın orijinalinde hafız. Mukabelelere gidiyor. Sesi inanılmaz güzel, nam salıyor gırtlağı ve sesiyle aranan biri oluyor. Hiç nota bilmediği halde ilahiler okuyor. Ben de Pregrini'nin piyanosuna eşlik edebileceğim bir parçaya hazırlanacağım. Bu şarkı Türk Sanat Müziği normlarımda olacak. Zaten ben de Kur'an okuyorum. Rahmetli anneanneciğim ilkokul yıllarında öğretti, her gün bir sayfa okuyarak yarıya gelmiştim. Arapça okuyabiliyorum. Kitapta da Rabia mukabeledeyken onu dinlemek için ağaçlara çıkanlar anlatılır.

Tarihi dizilerin aranılan oyuncusu olmanızın nedeni ne?
1994'te oyunculuğa başladım, çok minimal oynadığım için oyunculuğumla çok özdeşleştiriyorum. Çok duru oynadığım için dönemlere uyuyor. Ağırlığı, bakışı her şey duyguya dayalı. Aslında çok enerjiğimdir. Yaşam doluyum. Oynadığım karakterlere ters bir yapım vardır.


'Yaza bebek istiyoruz'

Sinema projeniz var mı?
Şimdi Safranbolu'da Murat Saraçoğlu'nun ''120'' isimli filmini çekiyoruz, orada da ağır bir dramanın içindeyiz. Bir de ''G.O.R.A.''nın devamı ''AROG'' için bekliyoruz. Mayıs sonu gibi onu çekeceğiz. ''AROG'' da Taş Devri'nde geçiyor, günümüzü yakalayamıyorum bir türlü. Gittikçe de daha geçmiş dönemleri oynuyorum. Yakında toz bulutunu canlandıracağım (Gülüyor). Şubat ayında ''120'' filmi vizyona girecek. İki hafta sonra çekimleri bitiriyoruz. Sadece bir savaş değil, perde arkasında kadınların savaşa gidenlerin ardından yaşadıkları ve Sarıkamış'ta 120 çocuğun kar, kış, kıyamet demeden orduya her şeyleriyle yardımcı olmaları ve vatan için cepheye gitmelerini anlatıyor.

Geçen yaz işadamı Hayim Sadioğlu ile evlendiniz, nasıl gidiyor evlilik?
Çok harika gidiyor. dördüncü ayımızı doldurduk. İşim konusunda da çok büyük destek veriyor. Şimdi eşim, ailesi, benim ailem çok mutlu ve heyecanla Sinekli Bakkal dizisini bekliyorlar. Koşuşturma biraz yavaşlasın yaza bebek istiyoruz.

In Style, Özge'nin gelinlikli halleri...


ŞİMDİ AŞK ZAMANI

Ekranda hep hüzünlü aşklarla tanıdığımız Özge Özberk, gerçek hayatta ruh eşini bulmanın mutluluğunu yaşıyor.Temmuz ayında bir kır düğünüyle evlenmeyi planlayan Özberk, hemen çocuk sahibi olmak istiyor.

Türkiye onun yüzüne ilk olarak Çemberimde Gül Oya’nın hüzünlü Yurdanur’uyla aşık oldu.Duru, masum ve fevkalade duygulu bu yüz, daha sonra Kırık Kanatlar’ın idealist Cumhuriyet kızı Nazlı ve Geniş Zamanlar’ın Zehra’sında da izleyenleri büyülemeyi sürdürdü.Rol aldığı dizilerde payına hep hüzünlü aşklar düşen oyuncu, gerçek hayatta ise çok mutlu bir aşkın kahramanı.

‘‘Onu ilk gördüğüm anda, ‘Tamam, bu adam benim evleneceğim adam!’ dedim’’ diyor Özberk, nişanlısı Hayim Sadioğlu ile ilk tanıştıkları anı, parıldayan gözlerle anlatırken...Yaklaşık üç buçuk yıl önce ‘Deep Dish’ konserinin, Venue’deki partisinde tanışıyorlar.’’Tiyatroculuk yaptığım dönemde, akşamları kız arkadaşlarımla çıkmayı çok severdim.Yine öyle bir akşamdı.Önce çok iyi arkadaş olarak başladık, sonra ben çok aşık oldum diyor’’ diyor gülerek.Bir an duruyor.Yüzünde bir gülümseme uzaklara dalıp, belli ki nişanlısını düşünüyor ve ona neden aşık olduğunu anlatmayı sürdürüyor; ‘’Onun ‘cool’ bir duruşu vardır.Baştan soğuk durur ama kendine inanılmaz baktırır.Biraz o uzak duruşu, mesafeli oluşu beni cezbetti. Şimdi görüyorum ki o duruşun altında inanılmaz sıcak bir kalp, kol kanat geren bir adam var.O yüzden, ‘İyi ki ilk görüşte aşık olmuşum!’ diyorum.Ona hiç sormadım, ‘Sen de mi bana ilk görüşte aşık oldun?’ diye, ama sanırım o da ilerleyen zamanda benim sıcakkanlılığımı ve doğallığımı sevdi.Dolayısıyla aşk sonradan oluştu ama ben ilk gördüğümde onun doğru adam olduğunu biliyordum!’’

O ilk gecenin ardından, 1.5 yıla yakın süren arkadaşlık, aşka dönüşür.Ve ardından hiç beklenmedik bir evlilik teklifi gelir…’’Evlenme teklifi çok güzeldi.Tam bir sürprizdi.Zaten hiç beklenmedik anda olursa güzeldir,’’ derken o anı yeniden yaşıyor, gözleri nemleniyor güzel oyuncunun.’’Geçen yıl, haziran ayında New York’a gitmiştik.O gün alışveriş etmiş ve çok yorulmuştuk.Yemekten sonra eve gitmek için can atıyordum.Hayim, ‘Hadi, Central Park’da bir fayton gezisi yapalım,’ dedi.’Gece vakti ne işimiz var parkta?’ dedim ama çok ısrar etti.Gecenin bir vakti, son derece yavaş giden bir faytonla parkta gezmeye başladık.O karanlıkta görülecek bir şey de yok, içimden, ‘Gündüz olsa neyse de, gece karanlığında burada ne işimiz var?’ diye geçiriyorum.Bir yandan da, ‘Ne olabilir?’ diye merak ediyorum.Karanlığın içine, bir şeyler görebilmek için kafamı uzatıp, arkama Hayim’e doğru dönerken, tam o sırada yüzüğü uzattı.’Benimle evlenir misin?’ diye sordu.Gözyaşları içinde kabul ettim.Çok romantikti.Herhalde özel olan da budur.’’ Yüzüğünü çok severek taktığını söyleyen Özberk , ‘Daha çok özel zamanlarda takıyorum.Tek taşımı Hayim aldı.Şarkı da tam o zamana denk gelmişti.’’ diyor gülerek.

Özge Özberk’in nişanlısı Hayim Sadioğlu, 1972 doğumlu. Sivas’ta maden işletmelerinin finans bölümüne bakıyor.Türkiye’nin çeşitli yerlerinde maden araştırmaları yapıyor.Müzikle çok haşır neşir.Özberk, nişanlısının çok özel bir CD koleksiyonu olduğunu, onlara kelimenin tam anlamıyla taptığını söylüyor.’’Clubbing müziğini ve kulüplere gitmeyi çok sever.biz de zaten öyle tanıştık.’’ diyor.Ancak bir süredir evde kalmaktan daha çok keyif aldıklarını fark etmişler.Özberk, ‘’Şimdi artık aklımızda kalan başka şeyleri yapıyoruz.Her yapmayı çok seviyoruz.Alışveriş yaparken seni bekleyen adamlardan değil, ofırsatta yurt dışına gidip yeni yerleri gezmenin heyecanını yaşıyoruz.’’ diyor.Paylaştıkları bir başka zevk de alışveriş! ‘’İkimiz de deli gibi alışveriş da birlikte gezer.Birbirimize fikir veririz.Onunla alışveriş yapmak çok keyiflidir.’’




Onlar yalnızca evde vakit geçirmekten mutlu olmakla kalmıyorlar, mutfağa da meraklılar.’’Hayim çok güzel yemek yapar’’ diyor Özberk.Kendisinin de güzel yemek yaptığını ama nişanlısının mutfakta harikalar yarattığını yarattığını belirtiyor.’’Balık ve deniz mahsülleriyle ilgili çok güzel şeyler yapar örneğin,’’ diyor.’’Üç gün önceden sosa yatırıp, eti sosla öldürerek somon füme yapıyor ve üç gün boyunca onunla ilgilenip, sosu yemesini bekliyor!’’

İkisi de Aslan burcu ve ikisi de rahatına çok düşkün.Zevkleri de çok ortak.’’Bir gün bir spor ayakkabı alıp eve geldim, bir baktım aynısından o da almış kendine.Böyle piştilerimiz oluyor.Her şeyimiz çok aynı.Telefonlaşmak anlamında da aramızda çok telepati olur,’’ diyor oyuncu ve ekliyor, ‘’Aynı anda aynı şeyi düşünebiliyor olmak, ilişkilerde yanlış anlamalara mahal vermemek adına çok önemli.Bunu biraz tutturabiliyorsanız ve bu her şekilde saygıyla karşılanıyorsa , o ilişki mükemmeldir zaten’’

Özberk, bir ilişkide en çok karşılıklı saygıya değer veriyor.’’Benim için saygı çok önemli çünkü ailemden öyle gördüm’’ diyor.’’Çok mutlu evliliği olan bir ailede büyüdüm ben, hala da öyle, el ele gezer annemle babam.Dolayısıyla onu da biraz sorumluluk edindim kendimde.o yüzden birçok şeye dikkat ederek yaşıyorum.Hayim de aynı dikkatle karşılık veriyor.Gece geç saatlere kadar çalıştığım zamanlarda bile bana çok anlayışlı davranır.Ben de, özellikle hafta sonları, yalnız kalırsa kötü hissediyorum.O zaman mutlaka telefon edip sete çağırıyorum.Onun bir tek haftasonları var ve ben çalışıyorum.dolayısıyla onu çağırma gereğini derinden hissediyorum.Yalnız kalıyor diye düşünüyorum ama o hayatından memnun.Umarım ilişkimiz hep böyle devam eder.’’



Onun sevdiği ya da sevmediği şeyleri, daha o söylemeden nişanlısının onun yerine tercih etmesinden çok hoşlanıyor. ‘’İkimiz de çok kararsız insanlarız ama birbirimizin adına daha rahat karar verebiliyoruz.Sanırım birbirimizin ruh eşiyiz.Birbirimizi çok güzel tamamlıyoruz.Ama bazen de tam tersine çok karışıyoruz hiçbir karar veremiyoruz!’Ve o konu bir süre öyle kalıyor,’’ diyor gülerek.Sonra bir an düşünüyor.Belli ki onu duygulandıran anlar geliyor aklına.’Hayim’in en sevdiğim özelliği, istemediği bir şeyi asla yapmamasıdır, çok dürüsttür,’’ diyor ve sonra tüm kadınların erkeklere dair ortak bir sorununa değiniyor; ‘Aslında, falan gibi belirsiz, kafa karıştırıcı cümleleri asla kurmaz.Çok nettir.Bir erkekte çok fazla rastlanan bir özellik değil.Onun en sevdiğim özelliklerinden biri bu’’

Bugüne kadar nişanlısının ona yaptığı en romantik jestse kedileri Paşa ile ilgili…’’Uzak bir yere gittiğimde onu çok özlüyorum diye, Paşa’nın aynısının oyuncağını almış bana.’Uzaklara gittiğinde onu götüremezsin, ama bunu yanında taşıyabilirsin,’ diyerek bana verdi.Benim için çok özel ve romantik bir andı,’’ diyor duygulanarak.





Çift Temmuz ayında Kemer Country’de gerçekleşecek bir düğünle evlenmeyi planlıyor.Düğünlerini Mywedding by Celebration’dan Arzum İhsan tasarlıyor.’’Sanırım ortancaların ağırlıkta olduğu, pembeli beyazlı bir organizasyon olacak.En sevdiğim yanlarından biri de kilise dünleri benzeri bir gelin yolu olması ve nikah merasiminin bir gazeboda gerçekleşmesi…Kendisi de oyuncu ve müzisyen olan Merih adlı arkadaşımız, ilk çıkışımızda trompet çalacak.Yürürken dizlerim fena halde titreyecek sanırım.Benim titrerse Hayim hiç yürüyemeyecek herhalde.Çok heyecanlı.Göz önünde olmayı ve fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez zaten,’’ diyerek anlatıyor Özberk.

Şu sıralar dergi takipleri yapıyor.Müzik seçimini, nişanlısı Hayim Sadioğlu üstlenmiş.’’Ama oturup da ciddi bir planlama yapmadık.Heyecan ara ara geliyor,’’ diyor.Klasik , gelinin ağlatıldığı bir kına gecesi istemiyor ama kız arkadaşlarıyla neşeli bir bekarlığa veda.partisi yapmayı planlıyor. Hüzünden hiç hoşlanmıyor, etrafında hep neşe istiyor.

Gelinliği ilk kez Geniş Zamanlar'ın Zehra’sı olarak giyen oyuncu, ‘’Sette, ‘Gelinlik giydiniz heyecanlı mısınız diye çok sordular.Hep, ‘Ben giymedim ki Zehra giydi’ dedim.Benim için oyunculuk yaparken gelinlik giymenin jean ve tişört giymekten farkı yok.Zehra’nın giydiği korkunç bir gelinlikti.Zaten ona alışmasam çok daha iyi!Ama bugünkü fotoğraf çekiminde giydiklerim, gerçekten de ön hazırlık gibi bir şey oldu.Çünkü model anlamında çok alternatif giydim,’’ diyor.Hatta içlerinden birini gözüne kestirmiş.’’Sanırım kır konseptine uygun olması için biraz daha çiçekli ve uçuş uçuş şeyler gözümün önüne geliyor.Altına da kesinlikle platform tabanlı bir ayakkabı giyeceğim!’’ diye ekliyor, gülerek.

Çiftin mutluluğu ailelere de yansımış.Herkes heyecanla düğünü bekliyor.’’Ben çok babacı biriydim:Hiç evlenmek istemezdim.Ben, mesela siyah zeytini çok severim.Annem küçükken hep, ‘Seni zeytinciye vereceğim,’ derdi.Ben de, ‘Hayır gitmem, ben senin başına kalacağım!’ diye ağlardım.İşte şimdi gördü.Ama Hayim’i çok çok seviyorlar, o yüzden gözleri arkada değil,’’ diyen Özberk’in kendisi gibi oyuncu olan ağabeyi de şu sıralar benzer bir şekilde nişan heyecanı yaşıyor.

Ekranların güzel yüzü, evlenir evlenmez çocuk sahibi olmayı planlıyor.’’Umarım bu senenin sonunda hamile kalmış olurum.Artık yaş biraz geçiyor, o yüzden hemen yapmak istiyorum,’’ diyen Özberk, özellikle de ağabeyi ile birlikte geçirdiği mutlu çocukluk yılları nedeniyle birden fazla çocuk sahibi olmak istiyor.

Onlar öncelikle çok iyi arkadaş olan bir çift.’’Bir problemle karşılaştığımda ilk Hayim’e anlatırım.O her zaman çok güzel, alternatifli çözümler bulur,’’ diyor Özberk ve kendilerini aynı zamanda romantik bir çift olarak da tanımlıyor.’’Baş başa yemek yapıp şarap içtiğimiz geceler vardır,’’ dese de, ardından hemen gülerek ekliyor; ‘’Birbirimize mutlaka özel zamanlar ayırırız ama bu onun arkadaşlarıyla gezmesini engellemek değildir hiçbir zaman.Çok sevdiği arkadaşlarıyla, haftanın bir-iki günü, mutlaka playstation gecesi yapar!(bitti)









(INSTYLE dergisinden alıntıdır...)

Bu dramın izlerini çok zor sileceğim...

Başrollerini Özge Özberk, Cansel Elçin, Burak Sergen, Emin Olcay, Halil Kumova ve Ahmet Uz’un paylaştığı, Özhan Eren ile Murat Saraçoğlu’nun yönettiği “120″ filminin çekimleri sürüyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında birliklere cephane taşıyan 120 çocuğun hikayesini anlatan bu filmde Münire adlı karakteri canlandıran Özge Özberk, “Sette çok duygusal anlar yaşıyoruz. Film bittikten sonra kendime gelmem zaman alacak” dedi.
Özge Hanım, öncelikle bu filmde canlandırdığınız Münire karakterinden söz eder misiniz?
- Van’ın kurtuluş yıllarında, eşlerini, ağabeylerini ya da babalarını cepheye gönderen kadınların hikayesini beyazperdeye yansıtıyoruz. Münire, ağabeyini bu savaşta kaybetmiş. Sonra nişanlısını da cepheye gönderiyor ve onu yılmadan bekliyor. “120″ filmi gerçekten inanılmaz bir dram… Çok duygusal sahneler var. Sanırım bu dramın izlerini çok zor sileceğim.
Çalışma koşullarınız da epey zorlu…

- Zor koşullarda çalışıyoruz ama ekibimiz çok sağlam. Bu duygusal hikaye, bizim de çabamızla seyirciye mutlaka yansıyacaktır. Bundan eminim.

O etkileyici sahnelerin çekimleri sırasında, sette nasıl bir rah hali hakim?

- Dün 120 çocuğun dönüşünü çektik. Zombi gibi geliyorlardı. Bir tanesinin gerçekten ayakları soğuktan morarmıştı. Bu sahneden sonra Özhan Bey’le oturup ağladık. Az önce söylediğim gibi, film bittikten sonra kendimi zor toparlayacağım.

Anneniz Hülya Hanım sizi buralarda yalnız bırakmamış bu arada; sürekli yanınızda… Neden?

- Evet, annem gezgindir ve tarih hastasıdır. O yüzden “Ben de geleyim” dedi, kabul ettim. Bugün çekim sonrası birlikte Van Kalesi’ne gideceğiz mesela…

Tarih sevgisi annenizden mi geçti bilmem ama, siz hep dönem filmlerinde rol alıyorsunuz. Bu sizin seçiminiz mi yoksa öyle mi denk geldi?

- Böyle denk geliyor. Açıkçası şikayetçi de değilim, aksine hoşuma gidiyor. Modern dizilerden de teklifler geldi. Hatta bunlardan dördü şu an yayında… Ama dönem işleri benim oyunculuğumla daha çok örtüşüyor. Seçme hakkımı bu yönde kullanıyorum. 80’lerde yaşamadım ama o dönemi sette öğrendim. Kurtuluş Savaşı’nı okuduklarım dışında bilmiyorum, bu savaşı da yaşadım. Şimdi Van’ın kurtuluşunu canlandırıyoruz. 120 çocuğun o inanılmaz fedakarlıklarına şahit oluyoruz. Daha ne olsun…

Gerçekten zor projeler… Oyunculuğunuza güveniyor olmalısınız…

- Takdir elbette seyircinin, ama ben de oyunculuğuma güveniyorum gerçekten.

“Sinekli Bakkal”da da yine dönem kadınısınız…

- Bu şans mı, ben de bilmiyorum artık… Halide Edip Adıvar gibi büyük bir yazarın romanını uyarlıyoruz. Çok mutluyum.

Ya oradaki karakteriniz?

- Rabia adında bir genç kız… Baskıcı bir dedenin karşısına dimdik durmaya çalışan, müzik aşkıyla yanan ve okumak isteyen biri Rabia… “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasını dizimizde yaşatacağız bir bakıma… Birazcık etkimiz olursa ne mutlu bize… İnanılmaz bir kadro kuruldu. Kötü dedeyi Şemsi İnkaya oynuyor. Ayrıca Uğur Polat, Zuhal Gencer, Sermin Hürmeriç, İsmail Hacıoğlu var… Kadro süper yani…

Cem Yılmaz’ın “Arok”unu da pas geçmeyelim… Sıradaki projelerden biri, değil mi?

- Evet, bu ay sonu teaser çekeceğiz. Film taş devrinde geçecek. O da dönem filmi sayılabilir. Açıkçası çok heyecanlıyım.

- Hollywood hayalleriniz var mı?

- Bu hayal değil. Siz işinizi doğru şekilde, hakkıyla yapar ve kendinizi o işe tamamen verirseniz, sizi mutlaka fark edeceklerdir.

Oyunculukta sizin ya da belki eşinizin koyduğu sınırlar var mı? Mesela buralara gelmeniz sorun yarattı mı?

- Hayır… Doğuda sıkıntılı bir dönem yaşandığı için biraz tedirginlik oldu ama şimdi iyi ki gelmişim diyorum. Önümüz Van Gölü, arkada Artos Dağları…. İnanılmaz bir görüntü.

Eşiniz cüretkar sahnelerde yer almanıza ne der?

- Kıskanabilir tabii, ama şunu anlamak gerek: Ben orada Özge olarak yer almıyorum. Her oyuncunun rolün hakkını vermesi gerekir, yoksa orada işiniz olmaz! Ben oyuncuyum, sonuna kadar oynarım.

Peki bu, işin eğitimini alanlara haksızlık değil mi?

- Bu işi hakkıyla yapıyorlarsa yapsınlar, sorun değil. Ben 14 yıldır bu işin içindeyim ve geldiğim yeri iyi biliyorum. Çok fazla gözlem yaptım, sürekli yeni şeyler öğrenmeye çalıştım. BKM’deydim ve çok güçlü oyuncuların içinde yetiştim. Bana düşen, iyi projelerde yer almak ve o projelerin hakkını vererek oynamak.

6 gündür 2500 metrede çekim yapıyoruz

- Burak Bey, çekimler sırasında çok üşüdüğünüz her halinizden belliydi…

Üşümemek mümkün değil ki… 6 gündür 2500 metrede çekim yapıyoruz.

- Sizin bu filmdeki rolünüz nedir?

İki farklı rol oynuyorum. Biri bu 120 çocuğu Van’a götürmeye çalışırken, şehir girişinde hayatını kaybeden Musa Çavuş… Diğeri de Musa Çavuş’un ağabeyi… O da Van’ın ileri gelenlerinden, zengin bir silah tüccarı. Çetelere silahı temin ediyor, sonra kardeşinin de o silahlardan biriyle öldüğünü öğreniyor.

/_newsimages/4525290.jpg- Taban tabana zıt iki karakter yani…

Evet, ağabeyi ile kardeşi çok farklı. Kardeşi kendini tamamen ülkesine vermiş bir adam. Ama ağabeyi hemen Van’dan kaçıp İstanbul’a gitme derdinde… Ama çok geçmeden yeğeni de, kendi çocuğu da ölüyor. Bu gerçek hikayeden yola çıkılan bir film. Çok büyük bir dram. Çok ağladık çekimlerde. Özhan Eren “Her kar yağdığında bu 120 çocuğu hatırlayalım” diyor. Bu film gerçek bir olayı anlattığı ve yakın tarihimize ışık tuttuğu için çok çok özel… Bence desteklenmesi gerek. Bakın dünya sinemasına, önce kendi tarihlerini işliyorlar, sonra fantastik, sürrealist ve epik sinemaya geçiyorlar.

Sinekli Bakkal Kitap Özeti


Çoğu eleştirmence Halide Edip'in romancı kişiliğinde ileri bir aşama olarak değerlendirilen Sinekli 'Bakkal. II. Abdülhamit devrinin İstanbul'unun Sinekli Bakkal semti gibi bîr örneğiyle panoramasını çizer. Özet II.Abdülhamit devrinde İstanbul'da Aksaray semtinde Sinekli Bakkal mahallesinin imamımın kızı Emine, aynı mahallede Kız Tevfik lâkaplı bakkallık eden karagözcü ve ortaoyuncu Tevfik ile babasının karşı çıkmasına rağmen evlenir. Ancak kocasıyla anlaşamaz ve baba evine döner. Bu arada doğan kızı Rabia'yı da dinî eğitimle yetiştirir ve hafız yapar. Tevfik karagözde karısının taklidini yaptığı için sürülürken Rabia da Zaptiye Nazırı Selim Paşa'nın hanımı Sabiha Hanım'ın korumasına girer. Sesinin güzelliği dolayısıyla konağa gelen Mevlevî Şeyhi Vehbi Dede'den müzik dersleri alır. Paşa'nın oğlu Hilmi'nin arkadaşlarından İtalyan piyanist Peregrini de kızın sesine hayrandır. Bu arada Rabia, tüm İstanbul'da camilerde Kur'an ve mevlid okuyarak büyük bir üne kavuşur. Aynı dönemde sürgünden dönen Tevfik'in yanına taşınır ve bakkal dükkanını yeniden işletir. Yönetime başkaldırım Genç Türkler arasında Selim Paşa'nın oğlu Hilmi de vardır. Onun isteğiyle Tevfik, kadın kılığına girerek Avrupa'dan gelen ihtilâlci gazeteleri Fransız postahanesinden alırken yakalanır. Böylece Hilmi'yle Tevfik Şam'a sürülürler. Rabia, babasının oyun arkadaşı Cüce Rakım'la bakkalcılık ve hafızlık yaparak hayatını kazanır. Müslüman olup Osman adını alan Peregrini ile evlenir. İmam ve kızı Emine ölünce İmam'dan kalan eve taşınırlar. Kendi oğlunun sürülmesinden sonra padişaha olan sonsuz bağlılığını sorgulamaya başlayan Selim Paşa görevinden ayrılır. Rabia'nın bir oğlu olur. 1908'de Meşrutiyet’in ilânıyla Tevfik sürgünden döner. Halide Edip'in Türk insanında Doğu ve Batı sentezini savunması bu eserinde iyice belirginleşir. İdeal kahraman olan Rabia, Doğu'nun yaşayış tarzını en üstün olarak kabul eder. Bu sebeple Mevlid onun için aşılmaz bir eserdir. Fakat Mevlid ancak Batı müziğinin çarpıcı unsurlarını aldığında Rabia'nın okuyuşuyla mükemmelliğe erişir. Öyleyse burada verilen tez, ideal olan Doğu'nun yaşayış tarzını anlatan duyuş gücünün Batı'nın müziği İle birleşmesidir.

Elele Ağustos Sayısı

RÖPORTAJ
ÖZGE ÖZBERK

Yanında gülemediğin erkekle bir gelecek kuramazsın!

ÖZGE ÖZBERK
Goranın Cekusu, Çemberimde Gül Oyanın Yurdanuru Özge Özberk, geçen sezondaki oyunculuğu ile zihnimize yer etti ve Beyaz İnci televizyon ödülünün de sahibi oldu. Broadwaya gideceğim diyecek kadar da iddialı olan genç oyuncu, ismini ilk kez telaffuz ettiği sevgilisi Hayime çok aşık!

Sizi herkes Gora ile tanıdı. Bu filmde sizce hangi özelliklerinizden dolayı yer aldınız?

BKM oyuncusu olduğum için Cem Yılmazı yıllardır tanıyordum. Yönetmen Ömer Faruk Sorakla da tanışıklığım vardı. Ceko rolüne çok önem veriyorlardı. Birçok kişiyle görüşmüşler. Ama Cem kafasında rol için kimseyi oturtamamıştı sanıyorum. Sonra Bizde Özge vardı, Özgeyle görüşelim ya diye birşey atılmış ortaya. Cem hemen beni aradı, projeyi anlattı. Acayip sevindim ve kabul ettim.

Cem Yılmaz gibi aurası güçlü ve esprili bir adamla çalışmak heyecan verici olmalı. Siz hiç etkilenmediniz mi, hem dedikodular da çıktı?

Onunla olup zekayı, pırıltıyı paylaşmak daha büyük heyecan verici birşey. Her söylediği zeka ürünü çünkü. Sürekli komik... Yanyana bulunmaktan ziyade, zekasını kullanma şekli insanı çok heyecanlandırıyor. Biz çalışırken sette 50 saati gördük. İki gün boyunca çalışıyor olmak, bünye için çok zararlı ama bütün ekibi o ayakta tuttu. Bunlara hayran kalmamak mümkün değil. O yüzden çok mutluyum, inşallah çalışırız bir daha. İş disiplini, kaprisi olmaması... Bir sanatçıda olması gereken bütün özellikler onda toplanmış.

19 Aralık 2007 Çarşamba

Sinekli Bakkal ATV'de!

Sinekli Bakkal geçtiğimiz perşembeden itibaren Atv ekranlarında... Başrol Oyuncusu Özge Özberk, Rolüm için yeniden Kur'an okumaya başladım diyor.

Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal adlı kitabından uyarlanan dizide I. Abdülhamid ve Meşrutiyet dönemi Osmanlısı'nda Doğu-Batı çekişmesinin anlatılıyor. Özge Özberk'in canlandırdığı karakter ise Rabia, 'Bu romanı ortaokul yıllarında okumuştuk. Şimdi tekrar okudum. Beni inanılmaz heyecanlandırdı. Oyunculuk anlamında gerçekten sınırlarımı zorlayabileceğim bu rolü kabul ettim' dedi. Canlandıracağı karakter için yeniden Kur'an okumaya başladığını da söyleyen güzel oyuncu , rolü için yaptığı hazırlıkları şöyle anlattı: 'Rabia hafız. Sesinin güzelliği ile nam salıyor. Hiç nota bilmediği halde ilahiler okuyor. Zaten ben de Rabia gibi Kur'an okuyorum. Rahmetli anneanneciğim ilkokul yıllarında birebir öğretti, her gün bir sayfa okuyarak yarıya gelmiştim. Arapça okuyabiliyorum, tınısını falan da çok severim.'

G.O.R.A ve Mavi Gözlü Dev Afişleri



Özge Özberk Portre Fotoğrafları




45 soruda Özge Özberk Sayı: 2007/12

Şu sıralar Kırık Kanatlar dizisinde, başrolde oynuyor Özge Özberk. Önceki rollerinde olduğu gibi yine güçlü ve geçmişten bir karaktere; Nazlı'ya hayat veriyor. Gülümsemeyle hayatın tüm kapılarının açılacağını düşünen genç oyuncu, en büyük hayalinin hayatından alkışların hiç gitmemesi olduğunu söylüyor.


Katkısız güzelliği ve abartısız oyunculuğuyla çok çok içimizden biri oldu Özge Özberk. Hem hayat verdiği karakterler, hem de naif kişiliğiyle çabuk kabul görüp sevilen oyuncular kontenjanımıza girdi. Bunun en önemli sebebi de benimsediği "İşinin hakkını ver" düsturu olsa gerek. Biz onu kapak yapmaya karar verdiğimizde, bunu kime söylesek istisnasız herkesin "Ayy evet çok güzel kız, insanın baktıkça içi açılıyor" yorumunu yapması onun tesadüf değildi. Çünkü gözlerindeki pırıltının ve içten gülüşünün onunla ilgili zihinlerdeki fotoğraf olduğunu farkettik. Sonra da o kadar mutlu olduk ki yanılmadığımız için... Aslında çok dillendirilmese de Türkan Şoraylar, Filiz Akınlardan sonraki uzun süren boşluğu çaktırmadan dolduracak güçlü bir karakter oyuncusu Özge. Popüler kültürün uzağında durup, oyunculukta sadece alkış almanın hayalini kuruyor onlar gibi... Kırık Kanatlar dizisindeki performansıyla yine beğenilen Özge Özberk'in hayatını kadınca biraz daha ıncık cıncık edelim istedik. Hafif muzip ve asil bir güzelliği sahip genç oyuncuyu soru yağmuruna tuttuk. İşte onun hakkında bilmediğimiz çok şey...



Aynaya baktığınızda kendiniz hakkında ne düşünürsünüz?
Aynaya hangi zaman aralığında baktığımla alakalı değişebilir düşüncem. Fakat uzun süredir çok çalıştığımdan dolayı uyku için yaşıyorum ve sürekli düşüncem; biraz daha uyusam bu surat ne güzel olur...

Kendinizi en çok hangi halinizle feminen buluyorsunuz?
Alışık olmadığımdan dolayı herhangi bir topuklu ayakkabı beni anında feminen yapmaya ve hissetmeme yetebilir.

Vücudunuzda en çok beğendiğiniz yeriniz, neden?
Anlam yükleyebildiğim tek yer olan gözlerim.

Kadınsı kaprisiniz var mıdır?
Kapris mi? O ne? Bir tatlı çeşidi mi?

Güzelliğinizi korumak adına sihirli ya da etkili tüyolarınız?
Daima pozitif düşünmek, küçük olayları çözülemeyecek kadar büyük görmemek ve sevmek. Temiz ve bakımlı olmak zaten işimizin gereği ama bu saydıklarım güzelliğin önde gelen şartları.

Diyet yapmaya karar verdiğinizde ruh haliniz nasıl olur?
Hayatımda hiç diyet yapmadım ama yapmaya karar verseydim eminim o meşhur pazartesi hiç gelmezdi.

Asla taviz vermem dediğiniz konular arasında aklınıza ilk gelen?
Mesleğimdeki kararlılığım.

İşinizle ilgili prensibiniz?
Önüme gelen her işe atlamamak, seçici olmak ve seçtiğim işlerin sonuna kadar hakkını vermek.

Huzur deyince?
Ailem ve sevdiğim adam.

Başucunuza yazdığınız/yazmayı düşündüğünüz felsefeniz?
Sadece gülümsemekle açılır kapıları cennetin ve sadece çok istemekle dönüşür gerceğe isteklerin.

Hayatınızı anlamlı kılan en önemli 3 şey?
Ailem, işim ve aşkım.

En çok güldüğünüz olay?
Son zamanlarda en çok güldüğüm olay sette adam asmaca oynarken halterci Halil Mutlu'nun adını yanlış hatırlayıp Hasan Mutlucan yazmışım ve ısrarla çok ünlü bir halterci diye bilmelerini beklemem büyük fiyaskoydu.

Rezil oldum dediğiniz bir an?
Yukarıdaki cevabı rezil olmak olarak da düşünebilirsiniz!

Bugüne kadar sevgilinize söylediğiniz en ilginç yalan?
Hala inanıyor, o yüzden söyleyemem.

Kaynak: http://www.elele.com.tr/roportaj/00613/

Özge Özberk Kısa Biyografi

Özge Özberk, 13 Ağustos 1976 İstanbul'da doğdu.

Müjdat Gezen Sanat Merkezi tiyatro bölümünden mezun oldu. 2000-2002 yıllarında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Şiir Tiyatrosu Kulübü’nde yönetmenlik yaptı.

“Bizim Ev”, “Sır Dosyası” ve “Bizimkiler” gibi televizyon yapımlarında oyunculuk yaptı, “Yıldız Tepe” adlı filmde başrol oynadı. "Otogargara" müzikali ve “Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?” oyununda da rol aldı.

Bunların arkasında genç yaşında girdiği BKM'nin payı çok büyüktür. Daha sonra asıl yıldızının parladığı Cem Yılmaz'ın GORA filminde Ceku, Babam ve Oğlum filminde Birgül, Çağan Irmak'ın 80'leri anlattığı Çemberimde Gül Oya'da Genç Yurdanur, Kırık Kanatlar'da Nazlı, 2007'de de yönetmenliğini Biket İlhan, senaristliğini Metin Belgin'in yaptığı Nazım Hikmet Ran'ın hayatını anlatan Mavi Gözlü Dev adlı filmde oynadı.

Şu anda da Geniş Zamanlar dizisinde Zehra karakteriyle karşımızda.

Özge Özberk, üç yıldır birlikte olduğu nişanlısı Hayim Sadioğlu ile de 15 Temmuz 2007 tarihinde dünya evine girdiler.

Hayatında babası Ünsal Özberk'in çok özel yeri olduğunu sık sık dile getirmiş ve
tiyatro kariyerinde babasının ona verdiği desteği hiç unutmadığını dile getiriyor. Genç aktris, 'Babam, provalar geç bittiği için aylarca her gün beni almaya geldi' diye anlatıyor.

Ödüllerinden Bazıları:
2006: Sadri Alışık Ödülleri, En iyi yardımcı kadın oyuncu, (Babam ve Oğlum)
2006: Beyaz İnci Televizyon Ödülü